Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/15111 E. 2014/10392 K. 23.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15111
KARAR NO : 2014/10392
KARAR TARİHİ : 23.09.2014

MAHKEMESİ : İSPİR SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2012
NUMARASI : 2009/302-2012/269

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Y. Köyü çalışma alanında bulunan .. ada .parsel sayılı 1.604,87 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla vasfıyla davalı E.A. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine, tapu kaydına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı Hazinenin dayanağı tapu kaydının mevkii ve üç hudut itibariyle taşınmazı kapsadığı, ancak miktarının taşınmaz ile uyumlu olmadığı ve davalı taraf yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme koşullarının oluştuğu gerekçesi ile yazılı şeklide karar verilmiştir. Davacı Hazine, 01.02.1957 tarih ve 95 sıra numaralı tapu kaydına dayanmış; davalılar ise, taşınmaz belgesiz zilyetlik nedeniyle tespit edilmiş olan taşınmazın Osmanlı tebaasından olan gayrimüslimlerden alındığını ve halen zilyetliklerinde bulunduğunu iddia ederek Osmanlıca tapu kayıtları sunmuşlardır. Davacı Hazinenin dayanağı tapu kaydı, 1838 metrekare olup, taşınmaz 1.604,87 metrekare olarak dayanak kayıttan daha az miktarda tespit edilmiştir. Taşınmazın “Markar Tarlası” okuyan kuzey hududunun bilinemediği yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişiler ve tanık tarafından ifade edildiğine göre bir sınırı bilinemeyen tapu kaydı gayrisabit sınırlı kabul edilerek miktarına itibar olunması gerektiği üzerinde durulmamış, tespit miktarı dayanak miktardan daha az olduğu halde bu husus tartışılmamış, davacı Hazine dayanağı tapu kaydının iktisap sebebi incelenmek suretiyle idari yoldan oluşan tapu kaydının, tüm oluşum belgeleri araştırılarak kaydın haritasının bulunup bulunmadığı tespit edilmemiş, kadastro çalışmaları sırasında başka bir taşınmaza revizyon görüp görmediği de kesin olarak belirlenmemiştir. Öte yandan davalı tarafın dayandığı Osmanlıca tapu kayıtları tercüme ettirilerek kayıtların oluşum nedenini de gösterecek şekilde tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte varsa haritaları getirtilerek keşifte uygulanmamış, revizyon durumu sorulmamış, iddia olunduğu gibi satın alma işlemi bulunup bulunmadığı hakkında, başka bir ifade ile davalı tarafın savunması konusunda araştırma yapılmamıştır. O halde mahkemece, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle davacı Hazinenin ve davalı tarafın dayandıkları tapu kayıtları gerektiğinde tercüme ettirilerek, tesisinden itibaren bütün tedavülleri (bilgisayar veya daktilo ile yazılı şekilde okunaklı) ve varsa haritaları ile tüm oluşum belgeleri getirtilmeli, tapu kayıtlarının revizyon durumları kayıtların devrolundukları tapu müdürlüklerinden titizlikle araştırılmalı, bundan sonra taşınmazlar başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi, taraf tanıklarının tümü hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında tarafların dayandıkları tapu kayıtları, varsa revizyon gördükleri parseller de dikkate alınmak suretiyle 3402 sayılı Yasa’nın 20. maddesinde belirtilen esaslar çerçevesinde yerel bilirkişi aracılığı ile yöntemince uygulanmalı, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığı ve kapsamlarının neresi olduğu belirlenmeye çalışılmalı, komşu parsellerin tutanakları ve varsa dayanakları olan kayıt ve belgelerle uygulama denetlenmeli, yerel bilirkişiler tarafından zeminde gösterilemeyen hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı ve bu suretle kayıtların kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmeli, fen bilirkişisine keşfi izlemeye elverişli harita düzenlettirilmelidir. Taşınmazın öncesinin yitik kişilerden kaldığının tespit edilmesi halinde, Hazine tapu kaydının oluşum sebebi incelenmek suretiyle davalı tarafça gayrimüslim tebaadan olan taşınmaz maliki tarafından taşınmazın davalı tarafa satıldığı iddia olunduğundan gerçekten tarafların gerçek iradesini yansıtan ve noter tarafından düzenlenmiş veya onanmış muvazadan ari bir belge ile satın alınıp alınmadığı belirlenerek Hazine tapu kaydına değer verilip verilemeyeceği tartışılıp sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.