Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/1476 E. 2014/5077 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1476
KARAR NO : 2014/5077
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

MAHKEMESİ : MİDYAT KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2013
NUMARASI : 2013/52-2013/77

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Ç. Köyü çalışma alanında bulunan . ada 17 parsel sayılı 222,13 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı İ.. Y.. adına tespit edilmiştir. Davacı F.. Ö.. tarafından davalılar aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi ve tescil davası, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli ..ada 17 parsel sayılı taşınmazın davalı İ.. Y.. adına tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı F.. Ö.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu 131 ada 17 parsel sayılı taşınmaz hakkında, davacı lehine zilyetlikle iktisap şartları oluşmadığından davanın esastan reddine, Hazine ve Ç.Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine açılan davanın ise, aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de; verilen karar dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı F.. Ö.., Ömerli Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil ve men’i müdahale davası açmıştır. Dosya kapsamında mevcut 12.12.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda davacının hak iddia ettiği alanın 175,15 metrekare yüzölçümlü bölümünün . ada 17 parsel içerisinde kaldığı, 57,84 metrekare yüzölçümlü mavi renkle taralı bölümünün yol olarak tescil harici bırakılan alan olduğu tespit edilmiştir. Kadastroca tescil harici bırakılan yerler için açılan tescil davalarında TMK’nın 713/3. maddesi uyarınca Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri yasal hasım olup, husumetin Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişisine de yöneltilmesi gerekeceğinden, Mahkemece Hazine ve Ç. Köyü Tüzel Kişiliği yönünden davanın husumetten reddine karar verilmesi yerinde değildir. Diğer taraftan; davacının hak iddia ettiği ve fen bilirkişi raporunda mavi renkle taralı 57,84 metrekare yüzölçümlü taşınmaz bölümü hakkında kadastro tutanağı düzenlenmeyip, kadastro paftasında yol olarak bırakıldığı anlaşılmaktadır. Kadastro mahkemelerinde davaya bakılabilmesi için davaya konu olan taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmiş olması zorunludur. HMK’nın 1.maddesi gereğince mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, re’sen gözetilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece söz konusu taşınmaz bölümüne ilişkin dava bakımından,
dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dava dosyasının görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek dosya kapsamına uygun bulunmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca Ömerli Sulh Hukuk Mahkemesi’nce 10.12.2012 tarihinde mahallinde yapılan keşif sırasında, davacı tanıkları dava konusu yerin davacının babasına ait olduğunu, davacının evine ek olan kısmın 30 yıl önce yapıldığını beyan ettikleri, mahalli bilirkişilerce ağırlıklı olarak dava konusu yerin davalı İ.. Y..’a ait olduğu, babası ve dedesi tarafından kullanıldığı, 1994 yılından 2002 yılına kadar köy boşaltmaları nedeniyle köyde kimsenin bulunmadığının beyan edildiği, Kadastro Mahkemesi’nin 07.11.2013 tarihli celsesinde dinlenen mahalli bilirkişiler ve tespit bilirkişileri ise beyanlarında yaklaşık 60-70 yıldır davalının eklemeli zilyetlik yoluyla arsa vasfıyla ve hayvanlarının gübrelerini taşınmaz üzerinde biriktirmek suretiyle tasarruf ettiğini ifade ettikleri, tespit bilirkişisi H. Ö.’ün de parselin davacıya ait olduğu, davalıların davacının izni ile hayvan gübrelerini taşınmaz üzerine bıraktıklarını belirttiği görülmekle, temyize konu taşınmaz bölümlerinin, 09.07.2011 tarihinde yapılan kadastro tespitine kadar kesintisiz ve aralıksız 20 yıl süre ile kim tarafından ne şekilde zilyet olunduğu konusundaki anlatımlar uyuşmazlığın çözümüne, inceleme ve araştırma ise hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin ihtilafı aydınlatma görevi de gözetilerek mahkemece taraflardan yeni tanık göstermeleri istenmeli, taşınmaz başında yerel bilirkişi ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak, yerel bilirkişiler ve tanıklardan tespitin yapıldığı 2011 yılına kadar taşınmazın kimin zilyetliğinde olduğu, davalı tarafından sürdürülen zilyetliğin malik sıfatıyla mı yoksa fer’i zilyetlik niteliğinde mi olduğu hususlarında somut olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.