Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/14540 E. 2014/14062 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14540
KARAR NO : 2014/14062
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : DEMİRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2014
NUMARASI : 2014/22-2014/44

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ..Köyü çalışma alanında bulunan 1233 parsel sayılı 1.111,95 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi verilerek yol olarak, 1235 parsel sayılı 600,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve kullanıcısının F.. Ç.. olduğu şerhi verilerek arsa olarak, 1237 parsel sayılı 365,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve kullanıcısının A.. E.. olduğu şerhi verilere k arsa olarak, 1238 parsel sayılı 1.000.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve kullanıcısının M.. T.. olduğu şerhi verilerek arsa olarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı, çekişmeli 1233 ve 1235 parsellerin 1.111,95 metrekaresinin, 1237 parselin 165,59 metrekaresinin, 1238 parselin tümünün kendi kullanımında olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, usule ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın görev yönünden reddine, karar kesinleştikten sonra ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Demirköy Sulh Hukuk Mahkmesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davanın 6100 sayılı HMK’nın 4/1-c maddesinde belirtilen taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik davalardan olduğu ve bu nitelikteki davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceğinden bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de yapılan değerlendirme hatalıdır. Dava, kesinleşen kullanım kadastro tutanağına karşı, tapu kaydının beyanlar hanesinde yazılı şerhin iptali ve davacının fiili kullanıcı olduğu şerhinin yazılması istemiyle açılmıştır. Bu nitelikteki davalar 6100 sayılı HMK’nın 4/1-c maddesinde yer alan zilyetliğin korunmasına ilişkin davalardan olmadığı gibi, şerhte yer alan isimdeki yazım hatalarının düzeltilmesine ilişkin taleplerden farklı olarak kayıt maliki Hazineye ve lehine kullanım şerhi olan kişilere karşı açılıp, ileri sürülen iddianın ispat yükümlülüğünü içerdiğinden çekişmesiz yargı işi de değildir. Bu durumda 6100 sayılı Yasa’nın yürürlük gününden sonra açılmış olması nedeniyle davaya bakmak Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girmemektedir. 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi gereğince mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup bu hususun mahkemece re’sen gözetilmesi
gerekir. Kaldı ki Dairemizin bozma kararında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olarak işaret edilmiş olup bu karar da mahkemeyi bağlayıcı niteliktedir. Hal böyle olunca; mahkemecetaraf delilleri toplanıp işin esasına girilmesi gerekirken, mahkemenin görevsizliğin ve görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.