YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14525
KARAR NO : 2014/11256
KARAR TARİHİ : 14.10.2014
MAHKEMESİ : GAZİPAŞA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2013
NUMARASI : 2006/100-2013/215
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı H.. S.. ve müşterekleri ….Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, uzman bilirkişiler tarafından tanzim edilen 16.11.2009 havale tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 476.04 metrekare yüzölçümündeki bölümün ayrı bir parsel numarası verilerek veraset ilamında yazılı payları oranında A.. S.. mirasçıları H.. S.. ve müşterekleri adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 17 ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddeleri uyarınca tapuya tescili işlemine ilişkindir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, kamu yararına tahsis edilen, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya yasalar gereğince devlete intikal eden yerlerle ilgisinin olmadığı, davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma ve inceleme karar için yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, davacılar ve miras bırakanları A.. S.. adına aynı çalışma alanı içerisinde belgesiz zilyetlik yoluyla tespit ve tescil edilen taşınmaz miktarı araştırılmamış, taşınmazın önceki niteliğini belirleme adına hava veya uydu fotoğraflarından yararlanılması gerektiği düşünülmemiş, mahallinde yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazın niteliği, kullanım durumu ve davacıların zilyetlik süreleri konusunda yeterli olmayan beyanlarına dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Kadastro Müdürlüğünden gönderilen cevaba göre; dava konusu taşınmaz bölümü 30.07.1981 yılında kesinleşen kadastro işlemleri neticesinde “yol” olarak tespit dışı bırakılmıştır. Davacılar, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenine dayanarak adlarına tapuya tescil isteğinde bulunmuşlardır. Böyle bir yerin emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi şartıyla kazanılması mümkündür. Hal böyle olunca, öncelikle, çekişmeli taşınmazın en eski tarihli uydu fotoğrafları temin edilmeli, davacılar ve çekişmeli taşınmazda davacıların bağımsız 20 yıllık zilyetliği bulunmadığı gözetilerek önceki malik A.. S.. adına aynı çalışına alanı içerisinde kayıt ve belgeye dayanmaksızın tespit ve tescil olunan taşınmaz bulunup bulunmadığı Kadastro Müdürlüğü, Tapu Müdürlüğü ve Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak gelen cevabi yazılar dosya arasına alınmalıdır. Dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi ve fen bilirkişisi hazır olduğu halde yapılacak keşifte; fen bilirkişinden çekişmeli taşınmaza ait kadastro paftasının en eski tarihli uydu fotoğrafı ile çakıştırılması ve taşınmazın uydu fotoğraflarında işaretlenerek gösterilmesi suretiyle keşfi takibe elverişli ve taşınmazın önceki niteliğini ortaya koyan krokili, ziraatçi bilirkişiden ise taşınmazın mevcut ve geçmişteki niteliği, üzerindeki yapılar, bitki örtüsü ve toprak yapısı hususlarında bilgilerin yer aldığı raporlar alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesi, niteliği, taşınmazın öncesinde yol olup olmadığı, yol ise patika bir yol mu yoksa araç geçmeye elverişli bir yol mu olduğu ve genişliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi, üzerindeki yapıların ne zaman yapıldığı ve dava tarihine kadar davacılar yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde gösterilen kazanıma esas olabilecek miktar sınırlamaları gözetilmeli, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen ilkelere uygun olmayacak şekilde eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.