Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/14522 E. 2014/12133 K. 31.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14522
KARAR NO : 2014/12133
KARAR TARİHİ : 31.10.2014

MAHKEMESİ : ARDAHAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2014
NUMARASI : 2012/191-2014/37

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu …. Köyü çalışma alanında bulunan 123 ada 1 parsel sayılı 21.872,65 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle C.. Ç..adına tespit ve tescil edilmiş, 21.01.2010 tarihinde O.. Ç..’e intikal etmiştir. Davacı Ö.. M.., tapu kaydına dayanarak tapu iptal ve tescil istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 123 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının 1/2 oranında iptali ile davacı Ö.. M.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Ö.. M.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava konusu taşınmazın, kadastro çalışmaları sırasında herhangi bir parsele uygulanmayan 24.12.1985 tarih ve 26 numaralı tapu kaydının kapsamında kaldığını, dayandığı tapu kaydında pay sahibi olarak görünen kardeşi C..’nin taşınmazı haricen kendisine devrettiğini belirterek iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalı O.. Ç..; davacının dayandığı tapu kaydında 1/2 oranında hak sahibi olduğunu bu miktar yönünden davayı kabul ettiğini beyan etmiştir. Davacı dayanağı tapu eşit paylarla Ö.. Ç.. (M..) ve C.. Ç.. adına kayıtlı olup, kayden dava konusu taşınmaza aidiyeti konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık C.. Ç..’e ait 1/2 payın tapu dışı yolla diğer paydaş davacıya intikal edip etmediği bir başka ifade ile bu pay yönünden 3402 sayılı Kanun’un 13/B-b maddesinde de öngörülen koşulların davacı yararına gerçekleşmiş olup olmadığı, davalı O..’ın babası olan kayıt maliki C..Ç.. mahkemeye sunduğu 17.09.2012 havale tarihli dilekçede; davacının açmış olduğu davaya kardeşi olarak bir itirazının bulunmadığını ve taşınmazda kendisinin hak sahibi olmadığını bildirmiş olduğu gibi yapılan keşifte beyanına başvurulan mahalli bilirkişi ve tanıklar da; çekişmeli taşınmazın davacı ve kardeşlerince yaklaşık 40 yıl önce satın alındığını daha sonra kardeşlerinin taşınmazı davacıya bıraktığını ve davacının zilyet olduğunu beyan etmişlerdir. Tapu dışı satışın geçerli olması için belgeye dayalı olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece belirtilen beyanlar üzerinde durulup değerlendirilmeden harici satışa ilişkin belge ibraz edilmediği gerekçesi ile karar verilmiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile ile karar verilemez. Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için mahkemece yaşlı, tarafsız, yöreyi ve tarafları iyi bilen, olabildiğince yaşlı mahalli bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak, davacı ve dava dışı C..Ç.. adına kayıtlı olan taşınmazda C..’ye ait 1/2 payın harici yolla davacıya satılarak zilyetliğinin devredilip devredilmediği, devredilmiş ise hangi tarihte devredildiği, taşınmazın kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 13/B-b maddelerinde öngörülen şartların oluşup oluşmadığı tartışılmalı, deliller değerlendirilirken Kadastro Kanunu’nun 13/B-b fıkrası koşulları oluştuğu takdirde tapulu taşınmazın harici satışının geçerli olacağı, yine aynı maddeye göre harici satışın her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu düşünülmeli ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Ö.. M..’nun temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.