Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/14440 E. 2014/14853 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14440
KARAR NO : 2014/14853
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : AYDINCIK-MERSİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2012/128-2013/153

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım Kadastrosu sırasında Merkez Mahallesi çalışma alanında bulunan dava ve temyize konu 3834 parsel sayılı 5.278,62 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ifrazen beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (b) bendi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılmıştır. M.. Y.. ve çocukları F. B. Y., B.. B.. (Y.) ve B.. Y.. işgalindedir üzerindeki zeytin fideleri S.. D..’a aittir şerhi yazılarak tarla vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir. Davacı S.. D.., satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmaz üzerindeki kullanım şerhine yönelik dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne; çekişmeli, temyize konu 3834 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde yer alan M.. Y.. ve çocukları F. B.Y., B.. B.. (Y.) ve B.. Y.. işgalindedir şerhinin iptali ile davacı S.. D.. işgalindedir şerhinin verilmesine, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiş; hüküm, dahili davalılar M.. Y.., F. B. Y., B.. B.. ve B.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece dava ve temyize konu 3834 parsel saylı taşınmazın fiili kullanıcısının davacı olduğu gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de varılansonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava ve temyize konu 3834 parsel sayılı taşınmaz 12.09.2011 tarihinde 3402 sayılı Kanun’a 5831 sayılıKanun’un 8. maddesi ile eklenen Ek-4 maddesi kapsamında yapılan kullanım kadastrosu güncelleme çalışmaları nedeniyle 1657 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen davalıHazine adına tescil edilmiştir. Davacı, taşınmazın beyanlar hanesinde M.. Y.. ve çocukları F. B. Y., B.. B.. (Yıldırım) ve B.. Y.. lehine yer alan kullanıcı şerhinin iptali istemi ile dava açmıştır. Yargılama sırasında davalılar Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.05.2009 tarih 2008/104 E. 2009/36 E-K sayılı dosyasına dayanmışlardır. Anılan dava dosyasının incelenmesinde davacısının S.. D.. davalısının M.. Y.. ve Hazine olduğu dava konusunun 1657 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki zilyetliğin tespiti ile kaymakamlık men kararının iptali istemine yönelik olup mahkemece davacının men kararının iptali istemi yönünden dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine, 1657 parsel sayılı taşınmazın tapu sicilinin beyanlar hanesindeki zilyet maliki H. A. G. şerhinin iptaline ilişkin talebinin ise reddine karar verilmiş ve anılan karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Ayrıca dosyaya sunulan 18.01.2002 tarih 2001/76-2002/3 Esas-Karar sayılı veraset ilamı ve nüfus kayıt örnekleri içeriğinden davalı M.. Y.. ve paydaşlarının 1657 parsel sayılı taşınmazın zilyedi olarak belirtilen H. A. G. mirasçıları olduğu anlaşılmıştır. Davacı dava dilekçesinde; taşınmazın kendi zilyetliğinde olup 1986 tarihinde babasının üçüncü bir kişiden satın aldığını babasının D.C. satışından sonra 2007 yılından D. C. kendisinin satın aldığını öne sürmüştür. Dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davacı kök taşınmaz olan 1657 parsel sayılı taşınmazın tapu sicilinin beyanlar hanesindeki zilyedi H. A. G. veya mirasçılarından satın aldığını ileri sürmemiştir. Bu hale göre dava tespitten önceki nedene dayalı olarak güncelleme işlemine karşı açılmıştır. Tespit 30.03.1989 yılında yapılmış olup hükmen 13.08.1997 tarihinde kesinleşmiştir. Somut olayda; çekişmeli taşınmazın ifraz öncesi kök parseli olan 1657 parselde lehine şerh verilen H. A. G. ile ifraz sonucu oluşan 3834 parselin kullanıcıları olarak belirtilen M.. Y.. ve arkadaşları arasında mirasçılık ilişkisi olduğuna göre bu halde 3402 sayılı Kadastro Yasası’na 5831 sayılı Yasa’nın 8. maddesi ile getirilen Ek-4. maddesi kapsamında yapılan güncelleme çalışmaları sırasında kullanıcı şerhi yönünden herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; tespit öncesi hakka dayanarak dava açan davacının davasının tespit öncesine dayanan talepleri bakımından gerek Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gerekse kesin hüküm nedeniyle dinlenilmesine yasal olarak olmadığı gibi tespit ve tespite yönelik dava sonrası oluşturulan mahkeme hükmü nedeniyle verilen şerhin yapılan güncelleme sonrası değiştirilmediği, kaldı ki davacının dahi kök parsel için lehine şerh verilen H. A. G. satın alma iddiasında bulunmadığı hususları birlikte gözetildiğinde güncellemeye karşı açılan itiraz davası sonunda davacı lehine şerh verilemez. Hal böyle olunca; mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, dahili davalılar M.. Y.., F. B.Y., B.. B.. ve B.. Y..’ın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.