YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14431
KARAR NO : 2014/12106
KARAR TARİHİ : 31.10.2014
MAHKEMESİ : MARMARİS SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2011/153-2013/542
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ….. Köyü çalışma alanında bulunan 225 ada 8 parsel sayılı 818,23 m2 yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, irsen intikal, paylaşma, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, ifraz ve satın alma nedeniyle davalı M.. O.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı M.. Ü.. satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 225 ada 5 parsel sayılı taşınmazın adına eksik yüzölçümü ile tespit edildiğini, mevcut eksikliğin dava konusu taşınmazda kaldığını ileri sürerek taşınmazın bir bölümüne yönelik dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 225 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 06.12.2012 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) ile gösterilen tek katlı tabanı betonarme çevresi ve çatısı çelik saçlı ahır nitelikli yapının ve 19.07.2013 tarihli ziraat bilirkişi raporunda belirtilen 2 adet badem ağacı ve 1 adet incir ağacının davacıya ait olduğunun tapu kaydının beyanlar hanesinde gösterilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı M.. Ü.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazda kadastro çalışmasının tamamlandığı ve kesinleştiği belirtilerek, her ne kadar fiili kullanım tapu kaydına aykırı ise de tapu kaydına itibar edilmesi gerektiği gerekçesi ile karar verilmiştir. Dava, tarafların taşınmazları arasındaki ortak sınıra ilişkin kadastro öncesi hukuki nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davası niteliğindedir. Kesinleşen kadastro tespiti sırasında tapu kaydına dayanılmadığı gibi, davacı taraf da tapu kaydına dayanmamıştır. Hal böyle olunca uyuşmazlığın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi zorunludur. Ne var ki, yerel bilirkişi ve tanıkların ortak sınıra ve ihtilaflı bölümdeki zilyetliğe ilişkin beyanları soyut ve yetersiz olduğu gibi, uzman fen bilirkişi raporu dahi bilirkişi ve tanıklarca tarif edilen sınır yerlerini haritasında göstermediğinden, gösterilen sınır yerleri ile kadastro paftasını çakıştırarak keşfi izlemeye bilirkişi sözlerini denetlemeye elverişli olarak tanzim edilmediğinden yetersizdir. Hal böyle olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için taşınmaz başında yeniden taşınmazın bulunduğu yeri, taraflar arasındaki sınırı iyi bilen elverdiğince yaşlı, tarafsız 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu ve tarafların daha önceki keşifte dinletmiş oldukları tanıkları hazır olduğu halde, teknik bilirkişinin de katılımı ile keşif yapılmalı; davacıdan hak iddia ettiği taşınmaz bölümünü göstermesi istenilerek gösterdiği bölüm fen bilirkişi krokisine işaretlettirilmeli; dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taraflar arasındaki ortak sınırın neresi olduğu, ne zamandan beri kim tarafından kullanıldığı hususlarında maddi olaylara dayalı somut bilgiler alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilecek sınırlar uzman fen bilirkişi krokisine işaretlettirilmeli, çekişmeli sınıra ilişkin fotoğraflar da çektirilerek rapora eklenmeli, bu şekilde keşfi izleme olanağı tanınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, eksik incelemeyle ve iptali istenilen tapu kaydının kesinleştiği gerekçesi ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı M.. Ü.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 31.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.