Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/1427 E. 2014/3893 K. 04.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1427
KARAR NO : 2014/3893
KARAR TARİHİ : 04.04.2014

MAHKEMESİ : SİNCAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2013
NUMARASI : 2009/313-2013/29

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı, Temelli Birliği çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan batısı, kuzeyi ve güneyi 1124 parsel, doğusu O. Köyü 311 parsel ile çevrili yaklaşık 17 dekar miktarlı taşınmaz hakkında, kadastro sonrası imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuş ve ayrıca dava konusu taşınmazın Hazine adına tescilini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacının davasının kabulüne, Sincan İlçesi, Temelli Mahallesinde bulunan ve bilirkişi Harita ve Kadastro mühendisi M.B. tarafından hazırlanan 05.05.2010 tarihli raporuna ekli EK-3 ve EK-5 numaralı krokide “ihya edilen alan” olarak gösterilen ve 6.190,87 m2 yüzölçümlü taşlık alan dışında kalan 20.998,98 m2 yüzölçümlü taşınmazın davacı S.. A.. adına Temelli Mahallesine ait en son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline” karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ile dahili davalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tescil istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 413 (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 120. maddesi) ve 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca dava değeri, çekişmeye konu taşınmazın dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değer olup, belirlenen bu değer üzerinden 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 26, 27, 28, 30 ve 32 maddelerinde öngörüldüğü şekilde işlemlerin yerine getirilerek gerekli olan harcın alınacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Kanunun 32. maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanırken, 30. maddede “muhakeme sırasında tespit olunan değerin dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa yalnız o celse için muhakemeye devam olunup; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya edilemeyeceği” ve HUMK.’nın 409. maddesinde (6100 sayılı HMK’nın 150. maddesinde ) ise; gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlı olduğu hükmüne yer
verilmiştir. Hal böyle olunca, öncelikle eksik harcın tamamlattırılması konusunda davacıya yöntemine uygun önel verilmesi, harcın tamamlanmaması halinde dosyanın işlemden kaldırılması, tamamlanması halinde ise yargılamaya devam edilmesi gerekirken, anılan husus üzerinde durulmaksızın yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Öte yandan; her ne kadar “davacı yararına 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleştiği” gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. O halde doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle dava konusu taşınmazın ilk defa hangi tarihte hangi imar planı kapsamına alındığı ve bu planın kesinleşme tarihinin şüpheye yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması, ondan sonra ilk imar planına alındığı tarihten geriye doğru en az 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı’ndan, aynı tarihler arasında düzenlenen fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftaların ise, İl Kadastro Müdürlüğü’nden getirtilerek dosya arasına konulması, memleket haritası (1/25000 ve 1/5000 ölçekli haritalar) ve varsa en eski uydu fotoğraflarının temin edilmesi, komşu taşınmazların tamamının kadastro tutanakları ve dayanak belgelerinin ilk tesislerinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmesi ve ardından dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak, keşif sırasında dinlenilecek davada yararı bulunmayan yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarına; taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, imar-ihya edilip edilmediği, edilmişse imar-ihyanın tamamlandığı tarihin etraflıca sorularak maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, komşu taşınmazların dayanak kayıtlarının nizalı taşınmaz yönünü mera okuduğu tespit edildiği takdirde mahkemece yöntemine uygun mera araştırmasının yapılması; üç kişilik jeodozi ve fotogrametri mühendislerinden oluşturulacak bilirkişi heyetine haritalar, hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde streoskopik inceleme yaptırılması ve taşınmazın uydu ve hava fotoğrafları ile kadastro paftası harita çizim programı vasıtasıyla çakıştırılması; Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü Öğretim Üyelerinden seçilecek üç kişilik bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın imar-ihya öncesi ve sonrası niteliği ile imar-ihyasının hangi tarihte başlayıp, hangi tarihte tamamlandığı, zilyetliğin başlangıcı ve sürdürülüş biçimi ve kullanım durumunu kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirleyen raporlar alınması, HMK’nın 290/2. maddesi uyarınca birlikte keşfe götürülecek bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğrafları çektirilip mahkemece onaylandıktan sonra dosya arasına konulması; toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına iadesine, 04.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.