YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14203
KARAR NO : 2014/11307
KARAR TARİHİ : 14.10.2014
MAHKEMESİ : BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2013/121-2014/5
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu …. Köyü çalışma alanında bulunan dava ve temyize konu 2332 parsel sayılı 2428,14 m2 yüzölçümündeki taşınmaz davalı K.. K.. adına tescil edilmiştir. Davacılar T.. K.. ve arkadaşlarının miras yoluyla gelen hakka dayanarak Kadastro Mahkemesinde açtıkları dava görevsizlik kararı ile Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacıların dava konusu 2333 (Yeni 146 ada 407 parsel) parsel sayılı taşınmaza yönelik açtıkları davanın reddine, davacıların dava ve temyize konu 2332 (Yeni 146 ada 406 parsel) parsel sayılı taşınmaza yönelik davalarının kabulü ile taşınmazın muris H.. K.. mirasçıları adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar İ.. K.., K.. K.. ve B.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava ve temyize konu 2332 parsel sayılı taşınmazın davacılar ile davalılardan B.. K..’ın miras bırakanı H.. K..’a ait olup mirasçıları arasında usulüne uygun taksim yapılmadığı ve muris H.. K.. mirasçıları yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Çekişmeli 2332 parsel sayılı taşınmazın tespit ve tapu kayıt maliki ile davacılar arasında mirasçılık ilişkisi bulunmayıp taraflar birbirlerine karşı üçüncü kişi konumundadırlar. Davacılar T.. K.. ve arkadaşları, H..K.. terekesinde hissedar olduklarını öne sürerek dava açmışlardır. Ne var ki, mahkemece davacılara dava dilekçeleri açıklattırılarak davalarının terekeye ait olduğunu iddia ettikleri taşınmazdan yalnız kendi paylarına isabet eden kısma mı yönelik olduğu, yoksa miras şirketi (tereke) adına mı tescil istedikleri açıklığa kavuşturulmamış; böylelikle mahkemece dava şartları arasında olan taraf ehliyeti üzerinde durulmamıştır. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. ve 702. maddeleri gereği, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarruf işlemi niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Buna göre ancak, bir mirasçı özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açarsa da davayı yalnız başına yürütemez. Bu halde, diğer mirasçıların da davaya katılımlarının sağlanması, muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle dava yürütülür. Öte yandan, bir ya da bir kısım mirasçının, terekeye ait bir mal, hak veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için dava açması halinde, mirasçıların elbirliği halindeki payları üzerinde tasarruf yetkisi bulunmadığından davanın reddi gerekir. Böyle bir dava, diğer mirasçıların da paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) ve tereke temsilcisinin de, bir mirasçının yalnız kendi payı için açtığı davaya icazet verip davayı devam ettirmesine olanak yoktur. O halde Mahkemece öncelikle davacılara; çekişmeli taşınmazların kimden ne şekilde intikal ettiği ve talep sonucu sorulup açıklattırılmalı, davacıların taşınmazdan yalnız kendi miras paylarının adlarına tescili için dava açtıklarını belirtmeleri halinde az yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın reddine karar verilmeli, davacıların muris H.. K..’ın miras şirketi, bir başka deyişle tereke adına dava açtıklarını bildirmeleri halinde diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin alınması veya muris Hüseyin Kıtmaz terekesine temsilci atanması hususunda süre verilmeli, dava dışı diğer mirasçıların muvafakatları alındığı veya terekeye temsilci atandığı takdirde toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin esasa girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olup, davalılar İ.. K.., K.. K.. ve B.. K.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.