Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/14196 E. 2014/9937 K. 15.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14196
KARAR NO : 2014/9937
KARAR TARİHİ : 15.09.2014

MAHKEMESİ : MANAVGAT KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2013
NUMARASI : 2013/30-2013/70

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında D. Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı H.. Ü.. ve müşterekleri adlarına kayıtlı bulunan eski .. parsel sayılı 14.400.00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, .. ada .. parsel numarasıyla ve 13.499.50 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacılar, uygulama kadastrosu sırasında kendilerine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiğini ve eksikliğin taşınmaz içerisinde bulunan yol ve arktan kaynaklandığı iddiasıyla Kadastro Müdürlüğüne husumet yönelterek dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, Kadastro Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. İlgililer tarafından, uygulama kadastrosu sonucu yapılan işlemlere karşı 30 günlük askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde açılacak davada, uygulama kadastrosunun yararına olan kişi ya da kişiler hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Bu tür ihtilaflarda “lehine sınır değişikliği yapılan kişi”den maksat, davacı tarafın taşınmazındaki eksilmenin aksine, taşınmazının yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmaz malikleridir. Ancak, uygulama kadastrosunun sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan bir kişi ya da kişilerin bulunmaması halinde ise, Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmek suretiyle tespite itiraz edilebilecektir. Mahkemece tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle eksikliğin nereden kaynaklandığı teknik bilirkişilerce belirlenmeksizin, husumet esas alınmak suretiyle karar verildiği gibi; davacı taraf ilk duruşmada komşu taşınmaz maliklerine husumet yöneltmek istediği halde davacı tarafa süre ve imkan tanınmaksızın yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur. Bu şekilde yanılgılı değerlendirme ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşabilmek için, mahallinde yerel bilirkişi ve taraf tanıkları hazır olduğu halde keşif yapılarak, yerel bilirkişi ve tanık sözlerine göre taşınmazların sınırları belirlenmeli, teknik bilirkişiden tesis paftası ile uygulama paftası çakıştırılmak suretiyle davacı parselindeki eksilmenin nereden kaynaklandığını gösterir rapor tanzim etmesi istenmeli, dava konusu taşınmazların uygulama kadastrosu sonucu belirlenen yüzölçümü ile tesis kadastrosundaki yüzölçüm farkının hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde Kadastro Müdürlüğü aleyhine dava açılmasının mümkün olduğu dikkate alınmalı, dava konusu taşınmazın yüzölçümündeki eksilmenin komşu taşınmazlardan kaynaklandığının anlaşılması halinde uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindeki bu davada, komşu parsel maliklerinin, tescil harici taşınmazlar yönünde ise Hazine veya ilgili tüzel kişilerin davaya dahil edilmesi için davacı tarafa olanak verilmeli ve bu şekilde 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf koşulu sağlandıktan sonra hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine,
15.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.