YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1413
KARAR NO : 2014/5711
KARAR TARİHİ : 08.05.2014
MAHKEMESİ : HAVZA KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/07/2012
NUMARASI : 2009/10-2012/11
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında G.. Köyü çalışma alanında bulunan temyize konu 114 ada 1 ve 122 ada 733 parsel sayılı 8.089,83 ve 2.292,33 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, tapu kaydı, harici taksim ve bağış nedeniyle ve sırasıyla G.. K.., M.. G.. ve R.. Y.. ile müşterekleri adına tespit edilmiştir. Davacı A.. C.. 1.. ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında tapu kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, M.. G.. ise 1.. ada 7.. parsel sayılı taşınmaz hakkında tapu kaydı ve harici taksim nedeniyle müstakilen murisi M.. G.. adına tescil istemiyle ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece davalar birleştirilerek yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişme konusu taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar M.. G.. ve A.. C.. tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava konusu 1.. ada 7.. parsel sayılı taşınmaz yönünden davacı M.. G..’ün temyiz isteminin incelemesinde; davacı M.. G.. çekişme konusu taşınmazın ortak kök tapu kaydı kapsamında kaldığını 1994 yılında yapılan taksim gereği babası M.. G..’e bırakıldığını, taksim tarihinden bugüne kadar kendi kullanımında olduğunu iddia etmiştir. Bir kısım davalılar, taksim yapıldığını kabul etmişler ancak dava konusu 1.. ada 7.. parsel sayılı taşınmazı taksim dışı bıraktıklarını iddia etmişlerdir. Çekişme konusu taşınmazın davacı tarafın da iddia ettiği şekilde ortak kök tapu kapsamında kaldığı ve köylünün 10 gurup halinde taşınmazları taksim ettiği çekişme konusu taşınmazın da davacı ve davalıların bulunduğu guruba isabet ettiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacı ve davalıların kendi aralarında taşınmazı taksim edip etmediği, taksim edilmiş ise taşınmazın kime düştüğü ve kimin kullanımında olduğu, yönlerinde toplanmaktadır. Taksime ilişkin ihtilaflarda ispat yükü, kural olarak, bu olguları iddia eden tarafa aittir. Somut olayda; davalılar kendi guruplarına düşen tüm taşınmazları taksim ettiklerini ancak çekişme konusu taşınmazı taksim dışı tututuklarını iddia ettiklerine göre, taşınmazın taksim dışı bırakıldığının davalılar tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Mahkemece mahallinde yapılan keşif sırasında beyanına başvurulan yerel bilirkişi, tespit bilirkişisi ve tanıklar çekişme konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki taşınmazları köylü olarak 10 guruba ayırarak taksim ettiklerini, daha sonra her gurubun kendi içinde taksim
yaptığını ve dava konusu yerin davacı M.. G..’ün babası M.. G..’e kaldığını ve taksim tarihi olan 1994 ten beri de M.. G.. ve mirasçıları tarafından kullanıldığını beyan etmiş olmaları karşısında davalıların iddiasını ispat edemedikleri, taşınmazın taksimen davacı murisine kaldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davanın kabulüne karar vermek gerekirken, davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı M.. G..’ün temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden M.. G..’e iadesine,
2- Dava konusu 114 ada 1 parsele yönelik davacı A.. C..’in temyiz isteminin incelemesine gelince; çekişme konusu 1.. ada 1 parsel sayılı taşınmaz tapu kaydı ve harici taksim nedeniyle davalı Köy Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiştir. Davacı A.. C..çekişme konusu taşınmazın murisinden kendisine intikal ettiğini ve 50 yılı aşkın zilyetliği olduğunu iddia etmiştir. Çekişme konusu taşınmazın tespitine esas tapu kayıtları incelendiğinde, ne davacı A.. C.. ile murislerinin ne de davalı Köy Tüzel Kişiliğinin tapu kayıtlarında hissesi bulunmamaktadır. O halde taraflar arasındaki ihtilafın zilyetlik hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Çekişme konusu taşınmazın zilyetliği konusunda bilgisine başvurulan yerel bilirkişiler taşınmazın 15 yıl öncesine kadar boş, boz bir yer olduğunu ve köye ait olduğunu, 15 yıldır davacının kullandığını, davacı tanıkları ise 45-50 yıldır davacı ve murisleri tarafından kullanılageldiğini, hiç boş kalmadığını söylemiş olmaları karşısında mahkemece bilgisine başvurulanlar yüzleştirilip çelişki giderilmeye çalışılmadığı gibi taşınmazın tarımsal niteliği konusunda da uzman bilirkişiden rapor almadan ve de taşınmazın tespitten önceki niteliğinin belirlenmesi açısından hava fotoğraflarından yararlanmaksızın davacı yararına zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan ve davalının Köy Tüzel Kişiliği olması nedeniyle komşu köylerde oturan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, taraf tanıkları tespit bilirkişileri, fen bilirkişisi ve ziraat mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın hangi tarihten beri kimler tarafından neye istinaden zilyet edildiğine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, taşınmazın öncesinde boş, kullanılmayan bir yer olup olmadığı, davacı A.. C.. ve murislerinin kullanımının olup olmadığı, var ise hangi tarihte başladığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise, ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluşursa yüzleştirme suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dava konusu taşınmazın tespit tarihine göre 15-20-25 yıl öncesini kapsayacak şekilde 5’er yıl aralıklarla 3 ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik incelemeye uygun hava fotoğrafları olup olmadığı araştırılarak bulunması halinde getirtilerek jeodezi veya fotogrametri mühendisinden oluşacak uzman bilirkişilere uygulama yaptırılarak taşınmazın öncesinin boş, boz olup olmadığı, davacının 45-50 yıldır kullanıldığını iddia etmesi, yerel bilirkişilerin ise 15 yıldır davacı tarafından kullanıldığı beyanları da göz önüne alınarak tarımsal faaliyetin başladığı tarihin belirlenmesine çalışılmalı, ziraat mühendisinden taşınmazın niteliğiyle ilgili rapor alınmalı, tanık ve bilirkişi sözleri bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenerek davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı A.. C.. temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.