Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/13800 E. 2014/12468 K. 06.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13800
KARAR NO : 2014/12468
KARAR TARİHİ : 06.11.2014

MAHKEMESİ : TAVŞANLI KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2013
NUMARASI : 2013/31-2013/113

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Uygulama kadastrosu sırasında A..Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı adına kayıtlı eski 2209 parsel sayılı 482 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 208 ada 8 parsel numarasıyla ve 527,64 metrekare yüzölçümlü olarak yine davacı adına kayıtlı bulunan eski 2786 parsel sayılı 2150 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 124 ada 2 parsel numarasıyla ve 1950,54 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı İ.. T.. adına tapuda kayıtlı bulunan eski 2217 parsel sayılı 254 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 208 ada 10 parsel numarasıyla ve 250,45 metrekare yüzölçümlü olarak; davalı R.. S.. adına tapuda kayıtlı bulunan eski 2787 parsel sayılı 2116 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 124 ada 1 parsel numarasıyla ve 2129,47 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı R.. K.., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait 208 ada 8 parsel sayılı taşınmazın sınırının yanlış belirlendiği, 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ise yüzölçümünün eksildiği, eksikliğin ve yanlışlığın davalı İ.. T..’e ait 208 ada 10 parsel ile davalı R.. S..’a ait 124 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve çekişmeli 208 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 20.05.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen bölümünün ifrazıyla davacıya ait taşınmaza eklenmek suretiyle, davacıya ait 208 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 530,58 metrekare, davalı İ.. T..’e ait 208 ada 10 parsel sayılı taşınmazın ise 247,51 metrekare yüzölçümlü olarak, çekişmeli 124 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 14.06.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (D) harfiyle gösterilen bölümünün ifrazıyla davacıya ait taşınmaza eklenmek suretiyle, davacıya ait 124 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 2150 metrekare, davalı R.. S..’a ait 124 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise 1929,47 metrekare yüzölçümlü olarak tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı R.. K.. ile davalı R.. S.. tarafından temyiz edilmiştir.
Teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi amacıyla ilk kez 23.06.1983 tarih ve 2859 sayılı Yasa uyarınca yenileme çalışmaları (yenileme kadastrosu) yapılmış; bu yasa ihtiyaca cevap vermeyince, 22.02.2005 tarih ve 5304 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi ile bu madde uyarınca çıkarılan ve 29.11.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre çalışmalar (uygulama kadastrosu) yapılmaya başlanmıştır.
Uygulama (yenileme) kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosu, 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinin istisnası olmadığı gibi, mülkiyet ihtilaflarının idari işlemle ortadan kaldırılması gibi bir amaca da sahip değildir. Bu nedenlerle, uygulama kadastrosu sırasında mülkiyet ihtilafları gündeme getirilemez ve değerlendirmeye alınmaz. Kazanılmış hakların korunması ve mülkiyet hakkının zedelenmemesi için uygulama kadastrosunun amacına ve yöntemine uygun şekilde yapılması zorunludur.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temine edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, vasa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik
hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olayda; mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmamış, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın döneme ilişkin hava fotoğrafları, mümkün olan eski tarihli uydu fotoğrafları ile ortofotolar getirtilmemiş, eski ve yeni paftalar denetime elverir şekilde komşu parselleri ile birlikte çakıştırılmamış, uygulama kadastrosunda değişen sınırların hangi teknik hataya istinaden yapıldığı, tesis kadastrosundaki orijinal ölçü krokisi ile tesis kadastrosu paftası denetlenmemiş, denetime imkan vermeyen soyut içerikli mahalli bilirkişi beyanları ile hazırlanan yetersiz fen bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Yetersiz inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, çekişmeli 124 ada 1 parsel ile temyize konu olmayan 208 ada 10 parsel sayılı taşınmazlar arasında irtibat bulunmadığından davacı yararına iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tek vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda açıklanan yönteme uygun şekilde inceleme ve araştırma yapılıp uzman harita mühendisi bilirkişiden ayrıntılı ve keşfi izlemeye imkan verir rapor ve harita alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacı vekili ile davalı R.. S..’ın dava konusu 124 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 06.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.