YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13795
KARAR NO : 2014/10638
KARAR TARİHİ : 25.09.2014
MAHKEMESİ : MİLAS KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2014
NUMARASI : 2013/15-2014/4
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde olmadığı, “kıyı kenar çizgisinin” üç Jeologdan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve tapu fen memuru aracılığıyla belirlenmesi ve belirlenen bu çizgi harita mühendisi veya tapu fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisinde infazda kuşkuya yer bırakmayacak biçimde işaretlettirilmesi, taşınmazın tamamının kıyı kenar çizgisinin dışında kaldığının belirlenmesi halinde davacı adına tesciline karar verilmesi, aksi halde 3402 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin (C) fıkrası gereğince kıyılar özel mülkiyete konu olamayacağından kadastro harici bırakılması gerektiğinin düşünülmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, 16.12.2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 525,32 metrekarelik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tescil harici bırakılmasına, kıyı kenar çizgisi dışında kalan 5,045,55 metrekarelik kısmının zeytinlik vasfı ile davacı İ.. S.. adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazın kadastro sırasında ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tespit edildiği, davacı İ.. S..’in 07.09.1959 tarih 1715 yevmiye numaralı noter satış senedi ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece; dava konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmaza komşu dava dışı .. ada .. parsel sayılı taşınmazın tespit dayanağı olan 1937 tarih 1042 tahrir numaralı vergi kaydı ile davacı dayanağı olan satış senedinin davalı parsel ile dava dışı .. ada .. sayılı parsele uyduğu, vergi kaydının batı hududundaki “Uslu azmak” ın davalı taşınmazın batısındaki azmak (deniz ile derenin birleştiği yer) olduğu .. ada .. parsel ile .. ada .. sayılı parsel arasındaki derenin ise yağmur sularının aktığı dere olduğu ve yukarıdaki derenin yatağı değiştiği için sonradan meydana geldiği, doğu ve batısındaki dere yatakları ile çekişmeli taşınmaz arasında kot farkı bulunduğu, davacının her iki taşınmazı 1960 ihtilalinden önce satın aldığı ve kullandığı, zilyetlikle edinme koşullarının davacı taraf lehine gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan bölümünün tescil harici bırakılmasına geriye kalan bölümünün ise davacı adına tesciline dair verilen kararın temyizi üzerine Dairemizin yukarıda anılan kararı ile bozmaya konu edilmiştir. Mahkemece araştırma incelemeye yönelik olan bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmemiş, eksik inceleme ile karar verilmiştir. Davacı taraf, vergi kaydı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayanarak dava açmıştır. Davacı dayanağı olan 1937 tarih 1042 tahrir numaralı vergi kaydı dava konusu taşınmazın doğusundaki dereden sonra gelen … ada..parsel sayılı taşınmaza revizyon görmüş olup vergi kaydının doğu hududu “Mustafa tarlası”, batı hududu “Dere”, kuzey hududu “Mehmet tarlası”, güney hududu ise “ Deniz” okumakta olup Ali Kızı Fatma adına ve 40 ar miktarındadır. Vergi kaydı nedeniyle .. ada .. sayılı parsel 8.583,32 metrekare yüzölçümlü olarak İ.. S.. adına tespit ve hükmen tescil edilmiştir. Başka bir deyişle gayri sabit hudutlu vergi kaydı nedeniyle davacı vergi kaydı miktarından 4.583,32 metrekare fazla yer edindiği, taşınmazın dosyaya ekli fotoğraflarına göre her iki yanından dere aktığı, dere ile taşınmaz arasında kot farkı olmadığı halde, tarım arazisi olduğu kabul edilen, fotograflara göre boş görünümdeki taşınmazın dere yatağı olup olmadığı, üzerinde zilyetliğin ne şekilde sürdürüldüğü de belirlenmemiştir. Dava konusu taşınmaz üzerinde 1991 yılında kadastro tespit çalışmaları yapılmıştır. Davacı dayanağı vergi kaydı gayri sabit hudutlu ve miktarından daha fazla taşınmaz vergi kaydı nedeniyle davacı adına tescil edildiğine göre davaya konu taşınmazın zilyetlikle kazanmaya elverişli yerlerden olup olmadığı ile kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçip geçmediğinin belirlenmesi zorunludur. O halde, sağlıklı bir yargıya ulaşmak için öncelikle bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini belirlemenin en iyi yönteminin hava fotoğrafları olması nedeniyle taşınmazın bulunduğu yere ait tespit tarihinden geriye doğru 15, 20 ve 25 yıl öncesine ait (1976, 1971 ve 1966 yılları) stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, 3 kişilik jeolog, ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmelidir. Taşınmazın batısındaki dere kuzeye doğru uzanmayıp, doğudaki dere kuzeye doğru devam ettiğine ve vergi kaydının batısındaki “dere”nin davalı … ada .. sayılı parselin doğusundaki dere olması kuvvetle muhtemel olmasına göre batıdaki su akıntısının ne sebeble dere olarak nitelendirildiği de açıklattırılmak suretiyle bilirkişilerden ayrıntılı rapor alınmalıdır. Taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik jeolog ve ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi, dere olup olmadığı ve zirai faaliyete konu olup olmadığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 25.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.