YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13681
KARAR NO : 2014/12853
KARAR TARİHİ : 12.11.2014
MAHKEMESİ : ILGAZ SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2011/3-2013/261
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; “miras bırakan H.. B.. mirasçılarının davaya katılımlarının sağlanması, olurlarının alınması ya da terekeye temsilci atanarak dava koşulunun yerine getirilmesi, taşınmazın hangi tarihte ve neden tespit dışı bırakıldığının, tapuya kayıtlı olup olamadığının sorulması, yeniden keşif yapılarak komşu parsel kayıt ve belgelerinin yerine uygulanması, TMK’nın 713. maddesi hükmüne göre gerekli ilanların yapılarak yasal sürenin beklenilmesi, davacı ve diğer mirasçılar açısından belgesiz araştırması yapılması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı H.. B.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davaya konu taşınmaz bölümünün 2007 yılında tespit dışı bırakıldığı, tespit dışı bırakma tarihi ile davanın açıldığı 03.12.2008 tarihi arasında 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile edinme için gerekli sürenin dolmadığı kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davacı kadastro çalışmalarında adlarına tespit edilmesi gereken taşınmazın boşluk olarak bırakıldığını öne sürerek miras yoluyla gelen hakka ve tespit tarihinden önce gerçekleşen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Bu halde dava tespit sonrası zilyetliğe dayalı olarak açılmamış olup esasen dava kadastro tespitinden evvelki zilyetliğe dayalı olarak açılmıştır. Hal böyle olunca mahkemenin gerekçesinde isabet olduğu söylenemez. Nitekim kadastro tespiti sırasında düzenlenen tutanakların askı ilan süresi içerisinde Kadastro Mahkemesinde dava açılmadan kesinleşmesi durumunda dahi 3402 sayılı Yasa’nın 12. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen süre içerisinde kadastrodan önceki sebeplere dayanılarak dava açılabilmesine yasal imkan tanındığına ve yasada tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi sebeplere dayanarak dava açma hakkını sınırlayan bir süre de öngörülmediğine göre mahkemece işin esasına girilerek taşınmazın tespit tarihinden önceki niteliğinin belirlenmesi ve zilyetlikle iktisap koşullarının davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.