YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13603
KARAR NO : 2014/11249
KARAR TARİHİ : 14.10.2014
MAHKEMESİ : DÜZCE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2011/47-2013/367
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı H.. A.. …… Mahallesi çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü hakkında satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı H.. A.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümünün 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14, 17 ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713. maddeleri uyarınca tapuya tescili istemine ilişkindir. Mahkemece çekişmeli taşınmazın umuma ait yol olduğu ve zilyetlikle iktisap edilemeyeceği kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan değerlendirme hatalı araştırma ve inceleme de karar için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazın tespit harici bırakılma tarih ve nedeni ilgili merciden sorulmamış olmakla birlikte taşınmazın yeni bir yol açılmış olması nedeniyle terkedilmiş yol niteliğinde olduğu dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Bu nitelikteki yerlerin gerekli şartların varlığı halinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kazanılması mümkün olduğu halde mahkemece bu konuda bir diğerlendirme yapılmamış; mahallinde yapılan keşifte mahalli bilirkişi dinlenilmeden, üç davacı tanığı dinlenerek ve ayrıca taşınmazın geçmişteki niteliğini belirleme hususunda en önemli delil olan hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılmaksızın, davacı adına aynı çalışma alanında belgesizden tespit veya tescil edilen taşınmaz miktarı araştırılmadan teknik bilirkişilerin zilyetlik konusunda yeterli olmayan raporlarına dayalı olarak hüküm kurulmuştur. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca, davacı adına aynı çalışma alanında belgesizden tespit veya tescil edilen taşınmaz miktarı kadastro müdürlüğü, tapu müdürlüğü ve hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden ayrı ayrı sorulmalı, dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç farklı tarihe ait hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra; yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, fen bilirkişisi, ziraatçi bilirkişi, jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle jeodezi ve fotogrametri mühendisine incelemesi yaptırılarak; çekişme konusu taşınmaz hava fotoğraflarında gösterilmeli, bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, ziraatçi bilirkişiden taşınmazın fotoğraflarının da yer aldığı mevcut ve geçmişteki niteliği, üzerindeki bitki örtüsü, toprak yapısı hususlarında, fen bilirkişinden ise taşınmazı komşu parseller ile birlikte gösteren keşfi takibe elverişli krokili rapor alınmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesi, niteliği, zilyetliğin başlangıcı, sürdürülüş biçimi ve dava tarihine kadar davacı yararına 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolup dolmadığı hususlarında olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporuyla denetlenmeli, davacı adına belgesiz zilyetlik yoluyla tespit veya tescil edilen taşınmaz miktarının 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesindeki 40-100 dönüm sınırlandırmasını aşıp aşmadığı gözetilmeli, davanın mahiyeti gereği yapılması gereken yasal ilanlar da yapılmak suretiyle iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen ilkelere uygun olmayacak şekilde hatalı değerlendirme ve eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olup, davacı H.. A.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.