YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13394
KARAR NO : 2014/13921
KARAR TARİHİ : 25.11.2014
MAHKEMESİ : AKDAĞMADENİ SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2013
NUMARASI : 2011/430-2013/327
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu A…. Köyü çalışma alanında bulunan 180 ada 28 parsel sayılı 1.232,18 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar İsmail ve R.. T.. adlarına paylı olarak tespit edilmiştir. Davacı A.. Ş.. kendisi ve dava dışı M.. E… Ş…adına paylı olarak tespit ve tescil edilen 180 ada 27 parsel sayılı taşınmazdan kadastro çalışmaları sırasında bir miktar yol alınmasına itirazı olmamasına rağmen davalı Köy Tüzel Kişiliğinin yol çalışması yaparken taşınmazına bir miktar tecavüz ettiğini, ayrıca dava dışı 180 ada 27 parsel sayılı taşınmaza ait bir kısım miktarın dava konusu 180 ada 28 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığını öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu edilen ancak temyize konu olmayan çekişmeli 180 ada 28 parsel sayılı taşınmazın 15.07.2013 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 62,49 m2 yüzölçümündeki bölümünün davacıya ait 180 ada 27 parsel sayılı taşınmaza ilave edilerek tapuya tesciline, temyize konu edilen davacının yolla ilgili fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı A.. Ş.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı A.. Ş..’in temyizi yol ile ilgili talebine yöneliktir. Mahkemece davacının bu talebi ile ilgili olarak; tescil harici bırakılan çekişmeli yer hakkında komşu parsellerin kadastro tutanağı kesinleştikten 3 yıldan fazla süre sonra dava açıldığı, bu sürenin kadastrodan önceki nedene dayanarak dava açmak için makul süreyi aştığı gibi çekişmeli yerin eskiden beri köylü tarafından kullanıldığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma karar vermek için yeterli değildir. Nitekim kadastro tutanağı düzenlenip kesinleşen yerlerde dahi 3402 sayılı Yasa’nın 12. maddesinin 3. fıkrasında öngörülen 10 yıllık süre içerisinde dava açılabildiğine ve Yasa’da tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi sebeplere dayanarak dava açma hakkını sınırlayan bir süre de öngörülmediğine göre mahkemenin makul süreye ilişkin gerekçesinde isabet yoktur. Öte yandan çekişmeli yerin eskiden beri köylü tarafından kullanıldığı belirtilmiş ise de dinlenilen yerel bilirkişiler ve bir kısım tanığın davacı taşınmazı ile yol arasındaki ortak sınırı bilmediklerini beyan etmiş, buna karşılık bir davacı tanığı ise dava konusu taşınmazın bir kısmının haksız olarak yola tahsis edildiğini belirtmiştir. Bu beyanlar gözetildiğinde mahkemenin hükmüne gerekçe yaptığı çekişmeli yerin eskiden beri köylü tarafından
kullanıldığına dair belirtiminin dosya kapsamında açıkça belirlenmediği gibi davacı tanık deliline dayanmasına rağmen tanıklarından bir kısmı da dinlenmemiştir. Kaldı ki davacı taşınmazına yapılan müdahalenin önlenmesini de talep ettiğine göre yapılan keşifte kadastro paftası uzman fen bilirkişi eliyle yerine uygulanarak köy muhtarlığı tarafından yapıldığı bildirilen yol çalışması sırasında davacının taşınmazına kadastro paftasına göre el atılıp atılmadığı ve davacının dava konusu ettiği taşınmaz bölümü dahi duraksamasız belirlenmemiş, yetersiz fen bilirkişi raporları dosya kapsamına alınarak hüküm kurulmuştur. Doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle davacıya talebi açıklattırılmalı, yine davacıya gerek tescil talebinde gerekse el atmanın önlenmesini istediği taşınmaz bölümü göstertilmeli, taşınmaz başında yeniden yansız ve yaşlı yerel bilirkişiler refakatinde keşif yapılmalı, gerektiğinde ihtilafın aydınlanması için taraflara yeniden tanık bildirme olanağı HMK. 31. maddesi gereğince hatırlatılmalı, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından; çekişmeli bölümün öncesinde ne olduğu, kim tarafından hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, zilyetliğin kimden kime ve nasıl geçtiği; davacının çekişmeli bölümü ne zamandır kullandığı gibi hususlar tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmaya çalışılmalı, bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeli, fen bilirkişisinden yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, davacının tescilini istediği taşınmaz bölümü ile el atmanın önlenmesi talebinde bulunduğu taşınmaz bölümlerini ayrı ayrı ve açıkça gösterir şekilde rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, davacı A.. Ş..’in temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temiyiz karar harcının temiyz edene iadesine , 25.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.