YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12248
KARAR NO : 2014/15346
KARAR TARİHİ : 16.12.2014
MAHKEMESİ : GÖRELE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2014
NUMARASI : 2012/5-2014/11
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında … Mahallesi çalışma alanında bulunan 380 ada 1 ve 381 ada 1 parsel sayılı 1.699,25 ve 5.267,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle H.. B.. adına tespit edilmiştir. Davacı Ş.. A.., tapu kaydı ve irsen intikale dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında S.. S.., irsen intikale dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli parsellerin 7200 payının müdahil, 16128 payının davacı, bakiye kalan payın davalı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; 380 ada 1 ve 381 ada 1 parsellerin önceden bir bütün olduğu; tapunun 1965 tarih 52 sıra nolu kaydı kapsamında kaldığı, tapuda maliklerin ortak murisi İbrahim Bektaş çocuklarına kaldığı ve bu şekilde verasete iştirak şeklinde tapunun İbrahim Bektaş mirasçılarına kaldığı, taksimin bilinmediği gerekçesi ile tapudaki hisseleri oranında davacıların davasının kabulüne karar verilmiştir. Davacı tarafın dayandığı tapu kaydı veraseten iştirak halinde olduğuna ve yapılan keşif neticesinde dava konusu taşınmazları kapsadığı belirlendiğine göre, dava konusu taşınmazın ortak miras bırakan İbrahim’den intikal ettiği tartışmasızdır. Uyuşmazlık, miras bırakanın sağlığında taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davalıya devredip devretmediği, miras bırakanın ölümünden sonra terekenin mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığı, paylaşım varsa uyuşmazlığa konu taşınmazın paylaşım sonucu hangi tarafa isabet ettiği yönlerine ilişkindir. Taksim ve bağışlama olgusunun ispat yükü taksim ve bağışlamaya dayanan davalı tarafa ait olup kanıtlanmadığı sürece mirasçılardan biri tarafından taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin tereke adına olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu yönden yapılan araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir. Paylaşıma ve bağışlamaya dayanan davalı, paylaşımın varlığını, paylaşım tarihini, paylaşıma bütün paydaşların veya yetkili temsilcilerinin katıldıklarını, paylaşımda paydaşlara verilen paylar ile bunların akıbetlerini kanıtlamakla yükümlüdür. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca harici paylaşım belgelerle, bilirkişi ve tanık beyanları ile kanıtlanabilir. Hal böyle olunca; paylaşıma dayanan davalı taraftan bu hususa ilişkin delilleri sorulmalı, paylaşım yapılmışsa, paylaşımın yapılmadığını iddia eden tarafın
bu taşınmazdaki hissesine karşılık ne aldığı, taşınmaz almışsa nereden aldığı ve kimin adına tespit edildiği araştırılmalı, gerektiğinde ilgili tutanaklar getirtilip incelenmeli ve çok uzun süreli kullanmanın harici paylaşımın karinesi olduğu düşünülmeli, paylaşımda eşitliğin zorunlu bulunmadığı göz önünde tutulmalı, tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Sonuca göre de; harçlandırılmış bir dilekçesi bulunmadığı halde S.. S..’in müdahil davacı olarak kabul edilerek adı geçene hükümde pay verilmesi de isabetsizdir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm oluşturulması isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.