YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12224
KARAR NO : 2014/10394
KARAR TARİHİ : 23.09.2014
MAHKEMESİ : ULUS SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2013
NUMARASI : 2009/152-2013/187
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Dibektaşı Köyü çalışma alanında bulunan .. ada.. parsel sayılı 1.373,92 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, paylaşma, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve satın alma nedeniyle davalı H.. K.. ve paydaşları adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı H.. K.., adına tespit edilen dava dışı .. ada .. parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu taşınmaz arasındaki ortak sınıra yönelik olarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı H.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacının dava konusu taşınmaz bölümünün yol olarak tescilini istemediği gibi bu bölümün kendisine ait olduğunu da ispat edemediği gerekçesiyle hüküm kurulmuştur. Davacı adına tespit edilen .. ada .. parsel ile davalılar adına tespit edilen dava konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmazlar arasındaki ortak sınıra yönelik taşınmazlar arasındaki bölümün ortak olarak kullandıkları bir alan olduğunu, bu nedenle taşınmazlar arasındaki sınırın orta nokta olarak belirlenmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan keşif sırasında dinlenilen yerel bilirkişiler ve bir kısım tanıklar genel olarak davacı ile davalıların evleri arasında kalan ve davaya konu edilen taşınmaz bölümlerini tarafların kendi bahçelerine geçmek için ortak olarak kullandıklarını, ancak taraflar arasındaki ortak sınırın tam olarak neresi olduğunu bilmediklerini beyan etmişlerdir. Keşif sırasında alınan bu beyanlar gözetildiğinde davacı ve davalıların evleri arasında kalan dava konusu taşınmaz bölümünün taraflar arasında bahçelerine geçmek amacı ile ortak olarak kullanıldığının davacı tarafından ispat edildiği buna karşılık taraf taşınmazları arasındaki sınırın tam olarak belirlenemediği açıktır. Her ne kadar davacı davaya konu taşınmaz bölümünün adına tescilini talep etmiş ise de çoğun içinde az öncelikle vardır kuralı gereği taşınmaz bölümünün müstakilen kendisine ait olduğu iddiasını ispat edemeyen, buna karşılık ortak kullanmayı ispat eden davacının iddiasının talebinden az olarak kabulüne yasal bir engel bulunmadığı gibi aynı kural gözetilerek adına tescil talep eden davacının yol olarak tescil istemediğine dair gerekçenin de yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece davanın kısmen kabulü ile taraflar arasında ortak olarak kullanılan davaya konu taşınmaz bölümlerinin davacı ile davalılar arasında toplam payları eşit olacak şekilde müşterek özel yol niteliği ile tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı H.. K.. vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.