Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/12155 E. 2014/12463 K. 06.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12155
KARAR NO : 2014/12463
KARAR TARİHİ : 06.11.2014

MAHKEMESİ : PAZAR – RİZE SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2012
NUMARASI : 2012/242-2012/427

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu K.. Köyü çalışma alanında bulunan 112 ada 4 parsel sayılı 518,27 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı M.. K.., 113 ada 4 parsel sayılı 563,07 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise davalı Y.. K.. ve müşterekleri adına irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Y.. T.., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 112 ada 4 parsel sayılı taşınmaza yönelik tapu iptal ve tescil, 113 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan bir bölümün haritasında yol olarak gösterilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacı, maliki olduğu 113 ada 3 parsel sayılı taşınmazı ile davalılara ait 113 ada 4 parsel sayılı taşınmaz arasından g.. köy yolunun bir kısmının kadastro tespiti sırasında 4 parsel sayılı taşınmazın sınırları içine katılmak suretiyle tespit edildiğini ileri sürerek, bu bölümün tapu kaydının iptali ile haritasında yol olarak gösterilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümünün “tüm köy halkının uzun zamandır kullanımında olduğunun” ispatlanamadığı kabul edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesinde “kamunun ortak kullanımına veya kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden; yol, meydan, köprü gibi orta malları haritasında gösterilmekle yetinilir” hükmü yer almaktadır. Bu gibi yerlerin özel kişiler adına tapuya tescil edilmesi diğer kişilerin kullanımının engellenmesine neden olur. Köy yolundan yararlanmakta olan kişinin, bu yerin özel mülkiyet kapsamına alınması nedeniyle kullanım hakkı kısıtlandığından, açtığı tapu iptali davasında hukuki yararının bulunduğu tartışmasızdır. Diğer yandan bir taşınmaz bölümünün yol olarak haritasında gösterilmesine karar verilebilmesi için bu yerin kadimden beri yol olarak kullanılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Kadim yollar ile birlikte, sonradan yol olarak kamunun kullanımına ayrılan ya da terkedilen taşınmazların da 3402 sayılı Yasa’nın 16. maddesi kapsamında “yol” olarak kabulü gerekir. Somut olayda, dosya kapsamından, çekişmeli taşınmaz bölümünün 1985 yılından beri yol olarak kullanıldığı ve davalının bu taşınmaz bölümü üzerinde iktisabı sağlar zilyetliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, çekişmeli 113 ada 4 parsel sayılı taşınmaz içinde “yol”
olarak kullanılan bölümün belirlenerek, bu bölüme ilişkin tapu kaydının iptali ve tapudan terkini ile haritasında yol olarak gösterilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davacı vekilinin çekişmeli 113 ada 4 sayılı parsele ilişkin hükme yönelik temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 113 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilişkin hükmün BOZULMASINA,
2- Davacının 112 ada 4 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, F..Sulh Hukuk Mahkemesinin 16.06.2010 tarih 2008/202 E. 2010/114 K. sayılı ilamının taraflar arasında kesin hüküm teşkil ettiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmişse de mahkemenin kabulü dosya kapsamına uygun değildir. HUMK’nın 237 ve HMK’nın 303. maddesi uyarınca, bir hükmün sonraki bir davada kesin hüküm sayılabilmesi için davalar arasında taraf, konu ve sebep birliğinin bulunması zorunludur. Somut olayda, sözü edilen Sulh Hukuk Mahkemesi dosyasında, davacının M.. K.., davalının ise Y.. T.. olduğu; davacının, çekişmeli 112 ada 3 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile 112 ada 4 parsel sayılı taşınmaza ilave edilmek suretiyle tescilini istediği ve mahkemece davanın kabul edilerek 112 ada 3 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 70,64 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile 112 ada 4 parsele eklenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Görülmekte olan davada ise davacı Y.. T.., davalı M.. K.. aleyhine açtığı davada çekişmeli 112 ada 4 parselin içerisinde kalan ve kendi kullanımında olan taşınmaz bölümü hakkında tapu iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Mahallinde yapılan keşifte alınan bilirkişi raporundan, davacının hak talep ettiği taşınmaz bölümünün çekişmeli taşınmazın (D) harfi ile gösterilen 52,16 metrekare yüzölçümündeki bölümü olduğu ve söz konusu bölümün Sulh Hukuk Mahkemesi kararına konu olan taşınmaz kesiminden farklı bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda her iki davanın konusu farklı bulunduğundan, anılan hükmün temyize konu dava bakımından kesin hüküm sayılmayacağı kuşkusuz olup mahkemenin kabulü isabetsizdir. Hal böyle olunca; mahkemece işin esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda tüm deliller toplanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle, 112 ada 4 parsele ilişkin hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 06.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.