Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/1198 E. 2014/2517 K. 13.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1198
KARAR NO : 2014/2517
KARAR TARİHİ : 13.03.2014

MAHKEMESİ : ANTALYA KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2011/99-2013/296

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında K. Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda Hazine adına 2/B vasfıyla kayıtlı bulunan eski … parsel sayılı 5.380 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, … ada … parsel numarasıyla ve 5.380 metrekare yüzölçümlü olarak; Hazine adına 2/B vasfıyla tapuda kayıtlı bulunan eski 2325 parsel sayılı 22.165 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, … ada … parsel numarasıyla ve 22.173,97 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı S.. A.., kendisi lehine zilyetlik şerhi bulunan … ada … parsel sayılı taşınmaz ile … ada … parsel sayılı taşınmaz arasındaki müşterek sınırın hatalı belirlendiği ve kullanıcı şerhi sahibi olduğu taşınmazın küçültüldüğü iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli … ada … parsel sayılı taşınmazın 5.380 metrekare, … ada … parsel sayılı taşınmazın ise 22.173,97 metrekare olarak tapuya tesciline, çekişmeli taşınmazların sınırlarının ve yüzölçümlerinin düzeltilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi uyarınca mahkemenin, her bir talep hakkında verdiği hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakları açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi zorunlu olduğu gibi, kararın kendi içinde çelişkili olmaması ve gerekçenin dosya kapsamı ile uyumlu olması da hukuki dinlenilme hakkı, aleni yargılama ve mahkemelere güven ilkelerinin gereğidir. Somut olayda dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin olup mahkeme kararında, davanın kısmen kabulüne ve çekişmeli taşınmazların sınırları ile yüzölçümlerinin düzeltilmesine karar verilmiş ise de; dosya içinde bulunan fen bilirkişi raporunda, uygulama kadastrosu sonucu belirlenen sınırların ve yüzölçümünün doğru olduğu açıklanmıştır. Nitekim mahkeme kararında, taşınmazın uygulama kadastrosu sonucu belirlenen yüzölçümleri de değiştirilmemiştir. Mahkeme kararında bir taraftan “davanın kısmen kabulüne ve taşınmazların sınırları ile yüzölçümlerinin düzeltilmesine” dair hüküm tesis edilmiş ise de kararın devamında taşınmazın sınırlarında ve yüzölçümünde herhangi bir değişiklik öngörülmemiş, yüzölçümleri de değiştirilmemiştir. Bu haliyle mahkeme kararında taraflara yüklenen hak ve borçlar açıkça gösterilmemiş, hüküm kendi içinde çelişkili hale getirilmiştir. Kendi içinde çelişecek şekilde hüküm tesisi yukarıda açıklanan usul ve ilkelere aykırı olup isabetsizdir. Diğer taraftan, kararın gerekçesinde orman yönünden bir kısım değerlendirmeler yapılmış ise de bu değerlendirmelerin dosya kapsamı ile ilgisinin bulunmadığı anlaşılmakta olup, bu husus dahi usulsüzdür. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 13.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.