YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11501
KARAR NO : 2014/15044
KARAR TARİHİ : 11.12.2014
MAHKEMESİ : NİZİP ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2009
NUMARASI : 1980/369-2009/762
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu … Köyü çalışma alanında 468 parsel numaralı 123.300 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadim kullanım ve 395 ila 399 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydı miktar fazlası olması nedeniyle mera olarak tespit ve özel siciline tescil edilmiştir. Davacılar M. K. mirasçıları ve arkadaşları, tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacı taraf dayanağı olan tapu kaydının doğu sınırının “mera ve kıraç” okuduğu, gayri sabit hudutlu olan tapu kaydının miktarına değer verilmesi gerektiği, miktar fazlalığının sınırındaki eylemli meradan kazanıldığının ve bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukuken değer taşımayacağı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davaya konu taşınmaz dışında çevrede mera taşınmazının bulunmadığı, çekişmeli taşınmazın, kuzeyinde yer alan ve davacı taraf adına tespit ve tescil edilen 395, 396, 397, 398, 399 parsel sayılı taşınmazlarla birlikte kullanıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı taraf 395, 396, 397, 398, 399 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören 14 dönüm miktarındaki Mayıs 1289 yoklama tarih 214 sıra numaralı tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Dayanak tapu kaydı 14 dönüm miktarında olup kuzeyde yeralan taşınmazlara uygulanarak 69.450 metrekare yer davacı taraf adına tespit ve tescil edilmiştir. Buna göre davacı taraf tapu kaydı dışında belgesizden de yaklaşık 55.450 metrekare yer edinmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca aynı çalışma alanında zilyetliğe dayanılarak kuru arazide 100, sulu arazide ise 40 dönüm miktarındaki arazinin kazanılması mümkündür. Buna göre çekişmeli taşınmazın mera olup olmadığı belirlendikten sonra mera olmadığı takdirde davacı tarafın belgesizden zilyetlikle taşınmaz edinebileceği nazara alınmadan, davacı tarafın (kök muris M. K. ile mirasçıları olan Ali ve S. A. yönünden) belgesizden edindiği taşınmaz miktarı, çekişmeli taşınmazın niteliği ile üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi yeterince araştırılmadan karar verilmiştir. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle tespit tarihinden geriye doğru 15, 20, 25 yıl öncesine ait (1946, 1951 ve 1956 yılları) stereoskopik yüksek çözünürlüklü hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların uzman fen bilirkişilerince stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla ekilmeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan ve doğru yere ait uydu ve hava fotoğrafları getirtilerek açıklandığı şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmamış; bilirkişi ve tanık sözleri sözü edilen delillerle denetlenmemiştir. Hal böyle olunca; dava konusu taşınmazın hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanından oluşacak bilirkişi heyetleri aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, mera olup olmadığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi, eğimi, mer’a olup olmadığı ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, önceki fen ve ziraatçi bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderildikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilmeli, davacı taraf adına belgesiz olarak arazi tespit ve tescil edilip edilmediği, Tapu, Kadastro, Özel İdare ve Hukuk Muhakemeleri Yazı İşleri Müdürlüklerinden sorularak saptanmalı, miktar sınırlandırılması dikkate alınarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 11.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.