Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/11481 E. 2014/9278 K. 27.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11481
KARAR NO : 2014/9278
KARAR TARİHİ : 27.06.2014

MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/02/2013
NUMARASI : 2008/51-2013/58

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili, tespit ve tescil harici bırakılan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazın imar planı içerisinde konut sahası olarak ayrılan ve üzerinde kaçak yapılaşmaların bulunduğu kısımlarının 2981/3290/3366 sayılı İmar Affı Yasasının 10/c maddesi uyarınca ..sayılı parseller olarak davalı Belediye adına tescil edildiğini, ancak, taşınmazlar üzerindeki kaçak yapıların yasada öngörülen 10.11.1985 tarihinden sonra yapıldıklarını ve bina sahiplerinin imar affına göre başvurularının bulunmadığını, bu nedenlerle davalı adına tescilin yasaya aykırı olduğunu ve belediyenin Hazine adına tescile muvafakat edip etmediği yönünde yazılan yazılara yanıt vermediğini ileri sürerek, anılan taşınmazların tapularının iptali ve Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davanın kabulüne, dava konusu.. parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı Hazine adına tesciline” karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili ve davalı Belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; paftasında “Sığır Yolu” olarak gösterilen tescil harici alanın 2981 ve 3290 sayılı Yasalar uyarınca davalı Belediye adına tescili yönünde Belediye Encümen kararları alınarak, davacı Hazineden tescille muvafakat istendiği, ancak bu talebin Hazinece uygun görülmediği, bilahare davacı Hazine tarafından anılan taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescili yönünde Tapu Sicil Müdürlüğü’ne 8.2.1990 tarihli yazı yazıldığı, bu arada Denizli Belediyesinin Valilik Makamına yönelik 06.02.1990 tarih ve 14-247 sayılı yazısıyla “E.. Köyünde Sığır yolu olarak tescil harici bırakılan yer üzerinde yoğun yapılaşma olduğundan, Belediye adına tescil edilip edilemeyeceği hakkında görüşü istenilen Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tasarruf İşleri Daire Başkanlığının 29.01.1990 tarihli yazılarından da anlaşılacağı üzere “devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tescil harici yerlerde yoğun yapılaşma bulunması halinde 2981/3290 sayılı Kanunun 10/c maddesine göre Valiliğin talebine istinaden mücavir alanda, üzerinde yapılaşma bulunan kısmın ifrazen Denizli Belediyesi adına tescili gerekir” denildiğinden, söz konusu sığır yolunun senetsizden Belediye adına tescilinin yapılabilmesi için gereğinin arzedildiği” ve bu yazının 09.02.1990 tarihinde Vali Y. tarafından Tapu Sicil Müdürlüğü’ne havale edildiği; Tapu Sicil Müdürlüğünce de, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tasarruf Daire Başkanlığının 23.05.1990 tarihli “tapulamaca sığır yolu olarak tescil harici bırakılan taşınmaz malın üzerinde yapılaşma bulunan kısımlarının Belediyeye yönelik 29.01.1990 tarihli talimatları gereği ifrazen Belediye adına, yapılaşma bulunmayan ve imar planı veya ıslah imar planı kapsamında kalan kısımlarının ise Hazine adına tescilinin yapılması gerektiği” yönündeki görüş yazısı alındığı ve Kadastro Müdürlüğü’nce hazırlanan beyanname uyarınca da 10.07.1990 tarihinde üzerinde yapılaşma olan yerlerin .. sayılı parseller olarak davalı Belediye adına, diğer alanların ise ..sayılı parseller olarak Hazine adına tescil edildikleri; bilahare anılan Belediye tarafından imar uygulaması yapıldığı ve çekişme konusu .. . sayılı parsellerin sicil kayıtlarının kapatılarak, 13.05.1991 tarihinde çok sayıda imar parsellerinin oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Davacı Hazine, dava konusu taşınmazların davalı Belediye adına sicil kaydı oluşturulmasının yasal koşullara aykırılık nedeniyle yolsuz olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğu söylenemez. Zira, dava konusu taşınmazların idari tescil öncesi nitelikleri kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmediği gibi, yasal mevzuat hükümleri uyarınca Belediyeye geçen yerlerden olup olmadıkları irdelenmemiş ve yine, Vali Y. tarafından Tapu Sicil Müdürlüğü’ne havale edilmiş olan Denizli Belediyesinin Valilik Makamına yönelik 06.02.1990 tarih ve 14-247 sayılı yazısı irdelenerek, 2981 sayılı Yasa’nın 10/c maddesinde öngörülen “üzerinde yapılanma bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler valiliğin talebi üzerine, belediye veya özel idareler adına re’sen tapuya tescil edilir” şeklindeki düzenleme koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde yeterince durulmamıştır.
Bilindiği üzere; çekişmeli taşınmazların Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yerler olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasa’nın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması; şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine’nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi; diğer taraftan, 775 sayılı Yasa’nın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği kuşkusuzdur. Diğer taraftan; 3194 sayılı Yasa’nın 11. maddesi, imar planlarında umumi hizmetlere ayrılan yerlerin Belediye veya Özel İdareye terki ile ilgili düzenleme getirmiştir. 3194 sayılı Kanun’un değişiklikten önceki 11/son maddesi aynen “Hazırlanan imar planı içindeki kadastral yollar, meydanlar ile meralar imar planının onayı ile bu yasal düzenlemedeki “mera” tabiri 1998 tarihinde yürürlüğe giren 4342 sayılı Mera Kanunu’nun 35. maddesi ile hüküm fıkrasından çıkarılarak yasal düzenleme değişikliğe tabi tutulmuştur. Ayrıca; kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasa’nın 17. maddesi hükmü uyarınca Belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle, kadastral paftalar da getirilerek yerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, çekişmeli taşınmazların idari tescil işlemi öncesi niteliklerinin kuşkuya yer bırakmayacak
biçimde belirlenmesi, Belediyeye geçen yerlerden olup olmadıklarının araştırılıp değerlendirilmesi; Vali Y. tarafından Tapu Sicil Müdürlüğüne havale edilmiş olan Denizli Belediyesinin Valilik Makamına yönelik 06.02.1990 tarih ve 14-247 sayılı yazısı irdelenerek, 2981 sayılı Yasa’nın 10/c maddesi koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin net bir şekilde ortaya konulması, ondan sonra toplanan ve toplanacak olan deliller çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, kabule göre de; çekişmeli taşınmazların imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğu gözetilmeksizin, sicil kaydı kapatılan ve bu nedenle üzerinde işlem yapma olanağı kalmayan parseller hakkında hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle, hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden Belediye Başkanlığına iadesine, 27.06.2014 gününde oybirilğiyle karar verildi.