Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/11128 E. 2014/11766 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11128
KARAR NO : 2014/11766
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : DOĞUBAYAZIT KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2014
NUMARASI : 2000/21-2014/18

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında …..Köyü çalışma alanında bulunan 133 ada 24 parsel sayılı 150.284,37 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması nedeniyle ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar T.. Ö.. ve M.. K.. tapu kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda T.. Ö.. yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacı M.. K.. yönünden keşif giderinin yatırılmaması nedeniyle ispatlanamayan davanın reddine, çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı M.. K.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece verilen kesin süre içerisinde davacı tarafın keşif avansını yatırmadığı, bu nedenle keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı ve davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Kesin süreye ilişkin hükümlerin mahkemece verilen süreye riayet etmeyen taraf aleyhine uygulanabilmesi için, 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesi gereğince ara kararında ve bu ara kararına istinaden çıkartılacak meşruhatlı davetiyede; hakim, katip, mübaşir, yerel bilirkişiler, tanıklar ve teknik bilirkişilere verilecek ücretlerle vasıta parasının ve yapılacak tebligatlarla ilgili masrafların kalemler halinde gösterilip, bu ücretlerin temini ve yatırılması için ilgiliye makul ve belirli bir süre tanınması, ilgiliye tanınacak süre ile keşif günü arasında da bilirkişilere ve tanıklara davetiye tebliğ edilip, taşınmaz başında hazır olmalarının bildirilebilmesi için yine uygun bir sürenin bulunmasına özen gösterilmesi gerekmektedir. Mahkemece, hükme esas alınan 22.08.2013 tarihli keşif ara kararında, anılan hususlara tam riayet edilmediği gibi yerel bilirkişilerin zabıta tarafından keşif mahallinde hazır edilmesine karar verilmiştir. Yerel bilirkişilere yapılacak tebligat giderlerinin ve ücretlerin kalemler halinde gösterilmemesi ve yöntemine aykırı şekilde keşif mahallinde hazır edilmelerine karar verilmesi doğru değildir. Bundan ayrı 08.10.2013 tarihi keşif günü olarak belirlenmiş olup, davacı yana keşif ara kararında kalemler halinde gösterilen masrafların yatırılması için keşif gününden 10 gün öncesine kadar süre verildiği ihtarını içeren tebligat ise keşif günü olarak belirlenen 08.10.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, yukarıda açıklandığı şekilde keşif giderlerinin yatırılması için tanınacak süre ile keşif günü arasında
ilgililere tebligatın ulaşabilmesi için bulunması gereken makul süreye riayet edilmemiştir. Yöntemine uygun olmayan ara kararına dayanılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, dosya içinde örneği bulunan 18.05.2005 tarihli tahsilat makbuzuna göre davacıdan anılan tarihte bu dosya için yatırdığı 204,20 TL keşif avansı mahsup edilmeden ihtarda bulunulmuş olması da isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
23.10.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.