Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/11117 E. 2014/9265 K. 26.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11117
KARAR NO : 2014/9265
KARAR TARİHİ : 26.06.2014

MAHKEMESİ : ANTALYA 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/07/2011
NUMARASI : 2005/1084-2011/1087

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar A.. G.. ve müşterekleri H.. Köyünde bulunan 32 nolu Orman Kadastro Komisyonunca 1992 tarihinde 6831 sayılı Yasa’nın 3302 sayılı Yasa ile değişik 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışarısına çıkartılan bir kısım taşınmazlara zilyet olduklarını, davalılar Y.. G.. R.. G.. ve müştereklerinin zilyetliklerine müdahale ettiklerini, adlarına zilyetlik şerhi verilerek davalıların müdahalelerinin önlenmesine, zilyetliklerinin korunmasına karar verilmesi istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 2/B sahası içinde kalan .. parsel sayılı taşınmazların tamamı ile .. parselin krokide mavi çizgi ile işaretlenen bölümüne yönelik davalıların müdahalelerinin önlenmesine karar verilmiş; hüküm, davalılar R.. G.. ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazlar hakkında davalıların müdahalelerinin önlenmesine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. S.. G.. mirasçıları olan derdest dosyamızın davacıları tarafından 2/B bloğu kapsamında kalan taşınmazlara yönelik amcaları Y.. G.. ve mirasçıları aleyhine zilyetliğin korunması ve zilyetliğe yapılan müdahalenin önlenmesi istemiyle dava açılmıştır. Daha sonra çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Yasa’nın Ek-4. maddesi uyarınca daha önce Hazine adına orman sınırları dışarısına çıkartılan taşınmazlar hakkında çalışma yapıldığı temyiz incelemesi için 16. Hukuk Dairesine gönderilen 2013/13698, 13699, 13701, 13702 ve 14382 Esas sayılı dosyalardan anlaşılmaktadır. Nitekim mahkemece hakkında değerlendirme yapılmamışsa da Kadastro Müdürlüğünce Ek-4 madde uyarınca ..ada ..parsel sayılı taşınmazlara ait kullanım kadastrosu çalışmaları sonucu oluşturulan tutanak asılları Sulh Hukuk Mahkemesinde davalı olduğu gerekçesiyle tutanakların beyan haneleri davalı olduğundan boş bırakılarak Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Davacılar tarafından aynı gerekçelerle açılan 2013/13698, 13699, 13701, 13702 ve 14382 Esas sayılı dosyalarda da 217/6, ..ada .. .. ada …ada ..ada ..parsel sayılı taşınmazlara ait tutanakların beyan haneleri davalı bırakılarak Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun, 15.01.2009 tarih ve 5841 yılı Kanunla değişik 2. maddesi ile 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu, kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı hususlarının, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek ve Hazine adına tescil edilmek suretiyle kadastrosunun yapılacağı hükmünü içermektedir. “Kullanım kadastrosu” olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir. Kullanım kadastrosu sırasında hakkında kullanım kadastrosu tutanağı tanzim edilen taşınmazlarda tutanağın beyanlar hanesinde yer alan ya da alması gereken kullanıcı ve muhdesat şerhlerine ilişkin olarak askı ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesinde, askı ilanından sonra ise genel mahkemelerde kullanım kadastrosuna itiraz davası açılmasının mümkün bulunduğu hususu tartışmasızdır. Zilyetliğin korunması davası ile hedeflenen amaçla kullanım kadastrosu ile hedeflenen amaç ortak olup her ikisi de taşınmaz üzerindeki zilyetliğin hukuki sonuç doğuracak şekilde tespitine yöneliktir. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen davanın zilyetliğe ilişkin olduğu nazara alındığında Kadastro Mahkemesine aktarılması gereken bir davanın bulunduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, Sulh Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek davanın Kadastro Mahkemesine aktarılması gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 26.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.