Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/11044 E. 2014/13680 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11044
KARAR NO : 2014/13680
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında.. Mahallesi çalışma alanında bulunan 181 ada 44 parsel sayılı taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı I.. T.. adına tespit edilmiştir. Davacı S.. T.., taşınmazın ortak muristen geldiğini ve üzerindeki dükkanla birlikte yarı yarıya davalı ve kendisine ait olduğu iddiası ile dava açmış; yargılama sırasında ise zeminin tüm mirasçılara ait olduğu ileri sürmüştür. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın ortak muristen kaldığı kabul edilmekle beraber, muris Z.. T..’ın 1982 yılında ölümünden sonra davalının tespite kadar devam eden uzun süreli kullanımı karşısında paylaşma yapılmadığını ispat külfetinin bunu iddia eden davacıya ait olduğu, ancak iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Davaya konu taşınmazın muristen kaldığı taraflar arasında da uyuşmazlık konusu değildir. Ne var ki; davalı taraf paylaşma yapıldığını iddia ettiğine göre bu hususu ispat yükü davalıya aittir. Davalının zilyetliğinin paylaşmaya karine oluşturabilmesi ancak insan ömrünü aşan süre ile taşınmazda zilyet olduğunu kanıtlaması halinde mümkündür. Somut olayda davalının muris Z..’in ölüm tarihi olan 1982’den kadastro tespitinin yapıldığı 2009 tarihine kadar geçen zilyetlik süresinin insan ömrünü aşan bir süre olduğundan söz edilemez. Hal böyle olunca 3402 sayılı Yasa’nın 30. maddesi göz önüne alınarak murisin terekesine dahil olduğu anlaşılan taşınmazın mirasçılar adına tesciline karar verilmesi gerekir.
Öte yandan 3402 sayılı Kanun’un 19/2. maddesinde “taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği” düzenlenmiş olup, taşınmazın üzerindeki 2 katlı kargir dükkan niteliğindeki muhdesatın kimin tarafından, kim adına meydana getirildiği konusundaki araştırma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadrır. Hal böyle olunca; mahallinde yeniden keşif yapılarak dükkanın kimin tarafından, ne zaman, kim adına yapıldığı konusunda yerel bilirikşiler, taraf tanıkları ve tespitteki beyanlar arasında çelişki olduğunda tespit bilirkişileri de dinlenip aykırılıklar giderilmek suretiyle sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece belirtilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.