YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/108
KARAR NO : 2014/1078
KARAR TARİHİ : 11.02.2014
MAHKEMESİ : DİGOR SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2010
NUMARASI : 2008/5-2010/99
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu K.. Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 43 parsel sayılı 21862 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, maliki kim olduğu tespit edilememesi nedeniyle ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, Digor Asliye Hukuk Mahkemesinin 7.10.2008 tarih ve 2007/60-2008/70 Esas-Karar sayılı ilamı ile ifraz edilerek yüzölçümü 12862 m2 olarak belirlenmiştir. Davacı O.. V.., tapu kaydına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile “çekişmeli 102 ada 43 parsel sayılı taşınmazın 12862 metrekare yüzölçümlü kısmının ifrazı ile davacı adına tesciline” karar verilmiş; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro öncesi nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 12/3. maddesi gereği kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılmaz. Bu süre, hak düşürücü süre olup mahkemelerce re’sen göz önünde bulundurulması gerekir. Çekişme konusu 102 ada 43 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 16.10.1993 tarihinde kesinleşmiş olup dava dilekçesinin verildiği 23.1.2008 tarihine kadar 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre geçmiştir. Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya uygun olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.