Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/10511 E. 2014/11488 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10511
KARAR NO : 2014/11488
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

MAHKEMESİ : YENİŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/06/2013
NUMARASI : 2012/329-2013/261

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ….Köyü çalışma alanında bulunan 108 ada 100 ve 102 parsel sayılı 18.614,38 ve 3.834,85 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ve sırasıyla davalılar M.. M.. ve B.. Ç.. adlarına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı N.. C.. taşınmazların bazı bölümlerinin maliki bulunduğu 108 ada 101 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğu iddiasına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın B.. Ç.. yönünden reddine, M.. M.. yönünden kabulüne ve 108 ada 100 parsel sayılı taşınmazın 08.04.2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfiyle gösterilen 124,82 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptaliyle davacı adına kayıtlı 108 ada 101 parsel sayılı taşınmaza ilavesi suretiyle davacı N.. C.. adına tapuya tesciline, yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı N.. C.. vekili tarafından esasa yönelik davalılar tarafından ise yargılama giderlerine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
1- 108 ada 102 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; davacı N…’in çekişme konusu taşınmaza yönelik temyizi esasa, davalı B..’ın temyizi ise yargılama giderlerine ilişkindir. Dava konusu 108 ada 102 parsel sayılı taşınmaz ile davacıya ait aynı ada 101 parsel sayılı taşınmazların öncesinin bir bütün olarak müşterek muris A..’e ait iken 2001 yılında mirasçılar arasında yapılan taksim ve ifraz sonucu 101 parsel sayılı taşınmazın davacı N..’e, 102 parsel sayılı taşınmazın ise davalı B..’a isabet ettiği ve taksime uygun olarak kullanıla geldikleri belirtilmek suretiyle kadastro tespitleri yapılmıştır. Taraflar da dava dilekçeleri ve savunmalarında bunun aksini iddia etmemişlerdir. Hal böyle olunca taraflar arasındaki ihtilaf; 108 ada 101 ve 102 parsel sayılı taşınmazların taksimen belirlenen sınırının neresi olduğu başka bir ifadeyle taksim ve ifraz sonucu oluşan ve fiilen kullanılagelen sınırın neresi olduğu noktasında olup mahkemece bu husus yeterince araştırılmamıştır. Doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ayrı ayrı dinlenilip bu şahıslardan, çekişme konusu taşınmazların taraflar arasında yapılan taksim ve ifraz sonucu belirlenen ve fiilen kullanılagelen sınırının neresi olduğu, taksim tarihinden sonra taraflar arasında sınır hususunda ihtilaf bulunup bulunmadığı sorularak, fen bilirkişisi raporunda denetime olanak verecek şekilde işaretlettirilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Belirtilen şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Kabule göre de; 108 ada 102 parsel sayılı taşınmaz yönünden dava reddedildiği halde davalı Bayram aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmesi ayrıca isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2- 108 ada 100 parsel sayılı taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince; davalı M.. M..’un temyizi yargılama giderlerine ilişkin olup, HMK’nın 312/2. maddesi “Davalı, davanın açılmasına kendi hal ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve yargılamanın ilk duruşmasında da davacının talep sonucunu kabul etmiş ise yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmez” hükmünü içermektedir. Davalı ön inceleme duruşmasında taraflar arasında daha önce görülen tapu iptal ve tescil davasında belirlenen müşterek sınırı kabul ettiğini belirttiği ve mahkemece de dava buna göre sonuçlandırıldığına göre yukarıda belirtilen yasal düzenleme karşısında davalı aleyhine yargılama giderine hükmedilmemesi gerekirken, davalı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesi isabetsiz olup, davalı M.. M..’un temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacı ve davalılara ayrı ayrı iadesine, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.