Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2014/10228 E. 2014/8088 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10228
KARAR NO : 2014/8088
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

MAHKEMESİ : GÖKÇEADA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2013
NUMARASI : 2010/63-2013/105

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu Y. M.çalışma alanında bulunan . ada .parsel sayılı 5.580,23 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan söz edilerek ham toprak vasfı ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı M.. Ş.., satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli . ada . parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı M.. Ş.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ve davacı lehine zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz, ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenlerine dayanarak tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Kural olarak, ham toprak niteliğindeki bir taşınmazın emek ve masraf sarfı suretiyle imar-ihya işlemlerinin tamamlanarak tarıma elverişli hale getirilmesini müteakip, kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi suretiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri hükümlerine göre kazanılması mümkündür. Bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının en az üç ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait (1975, 1980 ve 1985 yılları) stereoskopik hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla ekilemeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan taşınmaz ve çevresini gösterir uydu ve hava fotoğrafları getirtilerek açıklandığı şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmamış; davacı ve bayiinin zilyetliğinin bulunup bulunmadığı, var ise ne şekilde ürdürüldüğü, taşınmaz üzerinde olduğu belirtilen badem ağaçlarının ne zaman kesildiği, kesilmeden önceki yaşlarının ne olduğu, taşınmazın ne kadar süre ile fiilen kullanılmadığı, etrafına “tel örgü”nün ne zaman çekildiği sorulup saptanmamış, davacı ve bayiileri yönünden belgesiz zilyetlikten mülk dinilebileceği taşınmaz miktarı araştırılmamış, taşınmazın dosya içinde bulunan fotoğrafları ile taşınmazın niteliğine ilişkin ziraatçı bilirkişi raporu çelişmektedir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde, doğru sonuca varılabilmesi için dava konusu yere ilişkin kadastral pafta örneği, memleket haritası (1/25000 ve 1/5000 ölçekli haritalar), 1/5000 ölçekli standart topoğrafık fotogrametrik harita ile stereoskopik inceleme için model oluşturacak ardışık ve bindirmeli en az üç hava fotoğrafı ve varsa temin edilebilen en eski ve en yeni tarihli uydu fotoğrafları ilgili yerlerden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle aynı yönteme göre tespit edilecek taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşacak uzman bilirkişiler kurulu ve fen bilirkişisi huzuruyla yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında; yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu taşınmazın kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmaz üzerinde olduğu belirtilen badem ağaçlarının ne zaman kesildiği, etrafına “tel örgü”nün ne zaman çekildiğine ilişkin maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, taşınmazın tespit tarihi itibariyle ne kadar zaman fiilen kullanılmadığı belirlenmeli, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, daha sonra jeodezi ve fotogrametri mühendisi uzman bilirkişisine dosyanın tevdii ile yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları ile taşınmazın niteliği değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, 3 kişilik ziraatçı bilirkişi kurulundan taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü, tarımsal niteliği ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları irdeler şekilde ilgili taşınmazın her yönden çekilmiş fotoğraflarını içerir ayrıntılı rapor alınmalı, fen bilirkişisinden keşfi izlemeye elverişli ve denetime açık gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın belirli bir süre zilyet edilmediği anlaşıldığı takdirde ise bu hususun iradi terk anlamına gelip gelmediği değerlendirilip tartışılmalı, taşınmazın sulu-kuru niteliği dikkate alınarak davacı ve bayiilerinin belgesiz zilyetlikten mülk edinilebileceği taşınmaz miktarının aynı çalışma alanı içinde kuru toprakta 100, sulu toprakta 40 dönüm olarak belirlendiği hususu göz önünde bulundurulmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.