Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/9642 E. 2014/1048 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9642
KARAR NO : 2014/1048
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden … ile aleyhine temyiz istenilen Hazine vekili Avukat…geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında … Köyü çalışma alanında bulunan 124 ada 342 parsel sayılı 5012,02 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz önce orta malı değirmen yeri ve bahçesi iken 20 yılı aşkındır otlakiye olarak kullanıldığı açıklanarak ve otlakiye olarak sınırlandırılarak; 124 ada 350 parsel sayılı 9468.92 m2 yüzölçümündeki taşınmaz orta malı harman yeri niteliğindeki yerlerden olduğu açıklanarak harman yeri niteliğinde sınırlandırılarak; 124 ada 351 parsel sayılı 30354.91 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 10 yılı aşkındır … Belediyesinin kullanımında olmakla birlikte Belediyenin edinemeyeceği açıklanarak ham toprak niteliğinde Hazine adına ve 124 ada 352 parsel sayılı 10035.06 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz orta malı mera olduğu açıklanarak mera olarak sınırlandırılarak tespit edilmiştir. Davacı … vekili, yasal süresi içinde tapu kaydı, emlak kaydı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli 124 ada 351 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline, çekişmeli 124 ada 342, 350 ve 352 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi özel sicillerine yazılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı … tarafından temyiz edilmiştir. Davacı … tarafından karar tarihinden sonra hakimin reddi isteminde bulunulmuş ve hakimin reddi isteminin temyiz istemini inceleyerek Yargıtay Dairesi tarafından incelenmesi isteminde bulunulmuştur.
1- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 38. maddesinde hakimi ret taleplerinin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren en geç ilk oturumda ileri sürülmesi gerektiği ile belirtilen sürede yapılmayan ret taleplerinin dinlenilme olanağının bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı … vekili 12.3.2013 tarihli oturumda müvekkilinin talimatı doğrultusunda olduğunu belirttiği taleplerini tutanağa yazdırarak davayı takip etmeyeceğini bildirmiş ve sonraki oturumlara katılmamıştır. 16.4.2013 tarihli oturumda alınan ihtar kararı 19.4.2013 tarihinde davacı vekiline tebliğ edilmiş; davacı ve vekili tarafından kararı veren hakime yönelik herhangi bir ret isteminde bulunulmamıştır. Davacı tarafından 25.6.2013 tarihli oturumda verilen davanın reddi kararından sonra 8.7.2013 tarihli
dilekçe ile temyiz incelemesini yapacak ilgili Yargıtay Dairesinde değerlendirilmek üzere hakimin reddi isteminde bulunulmuştur. Davacının ret istemini içeren dilekçesi incelendiğinde, ret nedeni olarak bildirdiği olayların hiç birisi hakimin reddi nedeni oluşturmayacağı bir yana; ret istemi süresinde ve usule uygun ileri sürülmemiştir. Hal böyle olunca; davacı …’ın dinlenilme ve değerlendirilme olanağı bulunmayan hakimin reddi istemli dilekçesinin REDDİNE,
2- Davacı …’ın temyiz istemi yönünden yapılan incelemede: Mahkemece, davacının verilen kesin süreye rağmen keşif giderlerini yatırmadığı ve bu şekilde keşif deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayıldığı, dosyada bulunan diğer delillerle de davasını ispatlayamadığı kabul edilerek karar verilmiş ise de mahkemenin kabul ve değerlendirmesinde isabet bulunmamaktadır. Davacı vekili tarafından 25.3.2003 tarihli dava dilekçesi ile dava açılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesine göre, taraflardan her birinin dinlenmesini istediği tanık ve bilirkişilerin ücretleri ile diğer yargılama giderlerini karşılamaları zorunludur. Yine; dava tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Muhakemesi Usulü Kanunu’nun 414. maddesi ile karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 342. maddesinde de benzer hükümler bulunmaktadır. Bu hükümlerin uygulanabilmesi için öncelikli şart, davada ispat yükünün ihtarda bulunulan tarafta bulunmasıdır. Daha sonra ise, taraflar arasındaki uyuşmazlığının çözümü için keşif yapılmasının zorunlu bulunması ve dosyanın keşfe hazır hale getirilmiş olması gerekir. Yapılacak ihtarda da ilgili tarafa yüklenen keşif giderinin toplam miktarı ile bu miktar içinde bulunan giderlerin hangi bölümlere ilişkin olduğu tek tek ve ayrıntılı olarak gösterilmiş olması ihtarı gereğinin yerine getirilmesi ve ana yükümlülüklerin icrası için yeterli sürelerin tanınmış olması ile ihtar gereğini yerine getirmemenin sonuçlarının ayrıntılı ve açık şekilde gösterilmiş olması gerekir. Bu hususlar gözetildiğinde, mahkemece yapılan ihtarda diğer noktalarda usul ve yasaya aykırılıkların bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, ihtarda bulunulan oturumun 2 numaralı ara kararında incelenmesine karar verilen dava dosyası ile davacının dayanağını oluşturan … 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1964/501 Esas, 1965/601 Karar sayılı dava dosyası ve tüm ekleri ile davacının dayanağını oluşturan tüm kayıtlar tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile dosya içine getirtilmeden ve revizyon durumları araştırılmadan, bir başka ifade ile dosya keşfe hazır hale gelmeden keşif kararı verilmesi isabetsiz olduğu gibi, dosya içinde örneği bulunan 06.05.2004 tarihli tahsilat makbuzuna göre davacının anılan tarihte bu dosya için yatırdığı 83.500.000 TL (83 lira 50 kuruş) keşif avansı mahsup edilmeden ihtarda bulunulmuş olması da isabetsiz olup, davacı …’ın hükme yönelik temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.