Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/8708 E. 2014/248 K. 28.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8708
KARAR NO : 2014/248
KARAR TARİHİ : 28.01.2014

MAHKEMESİ : AĞRI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/03/2013
NUMARASI : 2006/286-2013/64

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden M.Z.. K..vekili Avukat M.. Y.. geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Tarafın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında S…K..çalışma alanında bulunan ..ada 13 parsel sayılı 34113,61 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Hüseyin oğlu N.. K.. adına; 119 ada 14 parsel sayılı 29166,41 m2 yüzölçümündeki taşınmaz aynı nedenlerle Hasan oğlu A.. K.. adına tespit edilmiş; her iki taşınmaz da 28.07.2006 tarihinde tescil edilmiştir. Davacı Halit K. ve M..Z.. K…, 01.09.2006 tarihli dava dilekçesi ile 1949 tarihli hudutname, tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Mehmet oğlu Hasan mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Yargılama sırasında davalı taraf da tapu kaydına dayanmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; hem davacı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydının hem de davalı tarafın dayanağını oluşturan tapu kaydının çekişmeli taşınmazları kapsadığı, bu durumda daha eski tarihli olan davalıların dayanağını oluşturan tapu kaydına değer vermek gerektiği kabul edilerek karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Tarafların dayanaklarını oluşturan tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile tapu müdürlüğünden getirtilerek hangisinin sahih esasa dayanan daha eski tarihli kayıt olduğu yöntemince belirlenmediği gibi, mahallinde yapılan keşifte de her iki tarafın dayanağını oluşturan tapu kayıtları yöntemince mahalline uygulanarak kapsamları belirlenmemiştir. Aynı şekilde, her iki tarafın dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının da, ifrazen oluşmuş pay tapu kayıtları olması nedeniyle, tapu kayıtlarındaki geriye kalan payların ne olduğu araştırılmamış, revizyon görüp görmedikleri üzerinde durulmamış; tapu kayıtları malikleri ile tarafları arasındaki irsi ilişki dosya içine getirtilecek veraset ilamları veya veraset ilamlarına esas olacak şekilde çıkarılacak nüfus kayıtları ile saptanmamıştır. Taraflar arasında veya her iki tapu kaydı malikleri arasındaki akdi ilişkiler üzerinde durulmamıştır. Eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, öncelikle her iki tarafın da dayanaklarını oluşturan tapu kayıtları tesislerinden itibaren tüm tedavülleri ile, varsa tesislerinin dayanağını oluşturan kayıtları ile özellikle haritaları dosya içine getirtilmelidir. Bu şekilde, tarafların dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının diğer payları ve bu payların malikleri ile akibetleri belirlenmelidir. Yine, bu tapu kayıtlarının diğer paylarının kadastro sırasında herhangi bir taşınmaza revizyon görüp görmedikleri araştırılarak, revizyon görmüşlerse, revizyon gördükleri taşınmazlara ait onaylı kadastro tutanağı örnekleri ve kadastro sonucunda oluşmuş sicil kayıtları dosya içine getirtilmelidir. Bundan sonra; davada yararı bulunmayan, taraflarla yakın akrabalığı ve ilişkisi bulunmayan elverdiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve uzman fen bilirkişi hazır olduğu halde mahallinde yeniden yöntemince keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, öncelikle G… (A…) Köyü’nün 27.10.1949 tarihli ve (80) karar sayılı köy hudutnamesi ile dayanağı belgeler okunarak, “K…K… sınırı ve Toprakkaleye giden yolun yerleri belirlenerek, G…(Azrail) K..ile S.. K.. arasındaki idari sınır ile bu sınıra göre çekişmeli taşınmazların konumu belirlenmelidir. Bundan sonra tarafların dayanaklarını oluşturan tapu kayıtları; köyü, mevkisi ve tüm sınırları yerel bilirkişi ve tanıklara tek tek okunarak mahalline uygulanmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar uzman fen bilirkişisine işaret ettirilmelidir. Yerel bilirkişi ve tanıkların okunan tapu kayıtlarının sınırları olarak gösterdikleri taşınmazlara ait onaylı kadastro tutanağı örnekleri ile varsa kadastro tespitlerinin dayanaklarını oluşturan kayıtları dosya içine getirtilerek yerel bilirkişi ve tanıkların kayıt uygulamalarına ilişkin sözleri denetlenmelidir. Yine kayıt uygulamalarını denetlemek amacıyla gerektiğinde bölgeye ait memleket haritaları veya hava fotoğrafları ile idari makamlar tarafından oluşturulmuş diğer belge ve haritalardan da yararlanılmalıdır. Kayıtların hudutname tarihinden önce oluşmuş olması nedeniyle, hudutnamede yazılı sınırları farklı olması halinde kayıt tarihindeki köy sınırlarına değer verilmesi gerektiği düşünülmelidir. Devamında yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazlar ile tarafların dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının kapsamında kaldığı belirlenecek taşınmazların kim veya kimlerin kullanımında olduğu, zilyetliklerinin kimlerden kimlere ve ne şekilde geçtiği, aralarındaki akdi ve irsi ilişkilerin neler olduğu gibi hususlar tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmaya çalışılmalıdır. Aynı şekilde, tapu kaydı malikleri arasındaki ilişkilerin neler olduğu ile, tapu kayıtlarının belirlenecek kapsamları içinde tapu kayıtlarının paydaşları tarafından kullanılan yerler olup olmadığı, tapu kaydı malikleri arasında pay satışları veya paylaştırmaların olup olmadığı ve olmuş ise nasıl ve kimler arasında olduğu hususları üzerinde de durulmalıdır. Yerel bilirkişi ve tanıkların bu hususlardaki sözleri de, dosya içine getirtilecek ilgili taşınmazların onaylı tutanak örnekleri ve dayanak kayıtları ile denetlenmelidir. Yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalıdır. Keşfe katılacak uzman fen bilirkişileri, yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, dinlenecek tüm yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları tarafından gösterilen bütün sınır ile taraflar veya tapu kayıtlarının paydaşları arasındaki bilinen paylaşma veya kullanım sınırları işaretlenmiş; gerektiğinde bölgeye ait memleket haritaları, hava fotoğrafları veya idari makamlarca oluşturulmuş diğer kayıt ve belgelerle desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme yapılırken özellikle dayanak tapu kayıtlarındaki diğer payların akıbetleri ile bu payların revizyon görüp görmediği görmüş ise hangi taşınmazlara revizyon gördükleri ve bu taşınmazlarda hangi bölümleri kapadıkları tapu kayıtlarının malikleri arasındaki akdi ve irsi ilişkiler ile bu ilişkilerin zemindeki kullanım durumuna nasıl yansıdığı; tapu kayıtlarının farklı köylere ve fakat aynı mevkiye ait olmaları nedeniyle birbirlerine sınır olup olmadıkları üzerinde durulmalı; tapu kayıtlarının kapsamlarının çakışması halinde oluşum günleri itibariyle sahih esasa ve doğru temele dayanan kayda üstünlük tanımak gerekeceği; tarafların dayanağını oluşturan tapu kayıtlarının kapsamında kalan taşınmazların, tapu kayıtlarında paydaş olmayanlar tarafından kullanıldığının anlaşılması halinde kayıtların hukuki değerlerini koruyup korumadıkları; dayanak tapu kayıtlarına kapsam tayin etmenin mahkemenin görevi olduğu, keşfe katılan fen bilirkişinin yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir rapor düzenlemekle görevli oldukları; köy hudutnamesi 1949 yılına ait iken tapu kayıtlarının daha eski tarihli olmaları nedeniyle tapu kayıtlarının oluşum günü itibariyle geçerli olan durumun gözetilmesi gerektiği; yerel bilirkişi ve taraf tanıklarınca bildirilen vakıalar ve tapu kayıtlarındaki ifraz ve temliklerin zemindeki zilyetlik olgusuyla desteklenip desteklenmediği gibi taraflar arasındaki uyuşmazlık ve çekişmeleri gidermek için açıklığa kavuşturulması zorunlu hususlar gözetilmelidir. Bu şekilde yapılacak araştırma, inceleme ve uygulama ile elde edilecek deliller ile yapılacak değerlendirmeden sonra ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan yukarıdaki nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 1100.00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak duruşmada kendisini vekille temsil ettiren davacı tarafa verilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 28.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.