YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8381
KARAR NO : 2013/8892
KARAR TARİHİ : 25.09.2013
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda … ada …, … ada …, … ada … parsel sayılı sırasıyla 6993,56, 2581,24, 246,20 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar miras yoluyla gelen hak, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, … ada … parsel sayılı 3.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise bağışlama ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı … adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı … ve arkadaşları miras yoluyla gelen hakka ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile murisleri …’in tüm mirasçılarının adına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile Emirdağ Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/525-551 Esas-Karar sayılı muris …’e ait veraset ilamındaki tarafların miras hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640. maddesi uyarınca, mirasçılar arasında elbirliği mülkiyet hükümleri geçerli olup ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Bu nedenle, miras yoluyla gelen hakka dayanılarak genel mahkemelerde açılacak davalarda, tüm mirasçıların birlikte dava açmaları veya diğer mirasçıların muvafakatlerini almaları ya da miras şirketine temsilci tayin ettirmeleri gereklidir. Ancak, bu kural bir mirasçının terekeye tabi bir taşınmaz için üçüncü kişiye karşı açacağı davalarda geçerli olup, elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda mirasçıların birbirleri aleyhine tek başına miras payının iptaline ilişkin dava açmaları durumunda oybirliği aranmaz.(TMK.m.701, 702 HGK’nın 23.10.1996 tarih 1996/522 Esas, 1996/713 Karar). Bu ilke TMK’nın 701 ve 702. maddelerindeki kuralın istisnasını oluşturmaktadır. Somut olayda davacılar, çekişmeli taşınmazların murisleri …’den kaldığını ileri sürerek tüm mirasçılar adına tescili istemiyle diğer bir mirasçı olan davalı aleyhine dava açmışlardır. Yukarıda açıklandığı üzere mirasçılar arasında miras payına yönelik olarak açılan davalarda mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı aranmaz. Ne var ki davacılar kendi paylarına yönelik dava açmayıp tüm mirasçılar adına tescil talebinde bulunmuşlardır. Muris …’in davacılar ve davalı dışında da mirasçıları olduğu anlaşılmaktadır. Davacılar tarafından tüm mirasçılar adına tescil talep edildiğine göre bu yönde hüküm kurulabilmesi için davalının muvafakatı
2013/8381-8892
olmadığı gözönüne alındığında terekeye temsilci atanması gerekir. O halde öncelikle davacı yana dava dışı miraşçıların davaya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için süre verilmeli, bu koşul sağlandığında tereke temsilcisi huzuru ile davanın esasına ilişkin araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu yön gözetilmeksizin yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de infazda kuşku yaratacak şekilde bir kısım paylar açıkta bırakılarak hüküm kurulması isabetsiz olup, davalının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 25.09.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.