Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/8007 E. 2013/12294 K. 10.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8007
KARAR NO : 2013/12294
KARAR TARİHİ : 10.12.2013

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden H.. T.. geldi. Aleyhine temyiz istenilen taraftan gelen olmadı. Gelenin yüzüne karşı duruşmaya başlandı. Sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında Seymen Köyü çalışma alanında bulunan ve tapu kaydında İ… oğlu H.. T.. adına kayıtlı olan 3 ada 11 parsel sayılı 11.400 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 11.066,58 m2 yüzölçümünde, 3 ada 16 parsel sayılı 18.130 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 17756,76 m2 yüzölçümünde, 97 ada 19 parsel sayılı 20000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 15584,17 m2 yüzölçümünde ve 106 ada 7 parsel sayılı 3490 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 3467,16 m2 yüzölçümünde tespit edilmiştir. Davacı H.. T.., yasal süresi içinde kendisine ait taşınmazların yüzölçümlerinden oluşan eksilme nedeniyle K.. M..ne husumet yönelterek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, çekişmeli taşınmazların uygulama tespitleri gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı H.. T.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, uygulama kadastrosuna itiraz davalarında husumetin, itiraz eden kişiye ait taşınmazların eksik olarak hesap edilmelerine neden olan taşınmaz veya taşınmazlar maliklerinin tümüne yöneltilmesi gerektiği; davacının husumet yönelttiği K.. M..nün işlemi yapan idare olup davada husumet ehliyetinin bulunmadığı kabul edilerek ve ön inceleme duruşması yapılmadan re’sen oturum açılarak karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulünde isabet bulunmamaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesi gereğince kural olarak, her davada duruşma yapılması zorunludur. Acele ve geçici nitelikteki işlerde, ancak kanunda belirlenen hallerde duruşma yapılmadan karar verilebilir ise de; uygulama kadastrosuna itiraz davalarında husumetten ret kararı kanunda belirlenen duruşma yapılmadan karar verilebilecek hallerden değildir. Hal böyle olunca; mahkeme taraflar davet edilmeksizin ve ön inceleme duruşması yapılmadan re’sen oturum açılarak karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Bu tür davalarda husumetin, itiraz edenin taşınmazları aleyhine yapılan tespit sonucunda, yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerekir. Ancak; uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise K.. M..ne husumet yöneltilerek de dava açılabilir. Bu hususun aydınlığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacıya ait taşınmazların yüzölçümlerinde oluşan azalmaların hangi nedenden kaynaklandığı uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanmalıdır. Bu şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılmadan karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile uzman fen bilirkişi olduğu halde mahallinde keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, davacıya ait taşınmazların sınırları yerel bilirkişi kurulu ve tanık sözleri ile belirlenmeli; fen bilirkişisinden davacıya ait taşınmazların yüzölçümlerinde oluşan eksilmelerin nereden kaynaklandığını açıklayan, ilgili yönetmelik gereği davacıya ait taşınmazların sınırlarının zeminde ne şekilde bulunduğunu irdeleyen, tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftasını ayrı renklerle çakıştırmalı şekilde gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Ulaşılacak sonuca göre; davacıya ait taşınmazların yüzölçümlerinde oluşan eksilmenin hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde, K.. M..ne husumet yöneltilerek dava açılması yeterli görülerek davanın esastan reddine karar verilmelidir. Davacıya ait taşınmazların yüzölçümlerinde oluşan eksilmelerin, komşu taşınmazlardan kaynaklandığının belirlenmesi halinde ise komşu parsellerin maliklerinin davaya dahil edilmesi için; davacıya ait taşınmazların yüzölçümlerinde oluşan eksilmelerin tescil harici taşınmazlardan kaynaklandığının anlaşılması halinde de Hazine ile ilgili Kamu Tüzel Kişilerinin davaya dahil edilmesi için davacıya imkan verilmelidir. Bu şekilde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esasına girilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler göz ardı edilerek davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 10.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.