YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/7490
KARAR NO : 2014/1147
KARAR TARİHİ : 13.02.2014
MAHKEMESİ : SİNANPAŞA KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2011
NUMARASI : 2006/233-2011/4
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında T..Köyü çalışma alanında bulunan 105 ada 63, 65 ve 66 parsel sayılı 15.663,02, 32.078,07 ve 16.607,97 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, dava dışı 105 ada 1, 15 ve 60 parsel sayılı taşınmazların emlak kaydı fazlası olması nedeniyle mera olarak sınırlandırılmıştır. Davacı A.. Ç.., irsen intikal, tapu ve vergi kaydına dayanarak taşınmazların kendi ve kardeşi H.. S.. adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, davaya konu 105 ada 63 sayılı parselin 12.09.2011 tarihli kadastro bilirkişisi raporuna ekli krokide A(63/A) harfi ile gösterilen 5.600 metrekarelik alanı ile 105 ada 65 sayılı parselin A(65/A) harfi ile gösterilen 11.400 metrekarelik bölümünün ve 105 ada 66 sayılı parselin A(66/A) harfi ile gösterilen 2.400 metrekarelik bölümünün davacı A.. Ç.. adına 1/2 olan verasette iştirak payı ile tesciline, davalı taşınmazların geriye kalan sırasıyla fen bilirkişisi raporunda B(63/B) harfi ile gösterilen 10063,02, B(65/B) harfi ile gösterilen 10063,02, B(66/B) harfi ile gösterilen 14207,97 metrekarelik kısmının mera niteliği ile Hazine adına tesciline, davacının H.. S.. adına verasette iştirak payı ile tespit ve tescil talebinin H.. S.. adına talep yetkisi bulunmadığından reddine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Hazine vekilinin çekişmeli 105 ada 63, 65 ve 66 sayılı parsellerin fen bilirkişisi raporunda B(63/B), B(65/B) ve B(66/B) harfleri ile gösterilen bölümlerine yönelik; tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2) Mahkemece; mahallinde yapılan keşif ve uygulama ile davacı dayanağı olan 96 Ar miktarındaki 1937 tarih 65 numaralı vergi kaydının davaya konu 105 ada 63 sayılı parselin fen bilirkişisi raporunda A(63/A) harfi ile gösterilen 5.600 metrekarelik bölümü ile dava dışı 4000 metrekare yüzölçümlü 105 ada 1 sayılı parsele uyduğu, 1937 tarih 202 tahrir numaralı 1 hektar 44 Ar miktarındaki vergi kaydının davaya konu 105 ada 65 sayılı parselin A(65/A) harfi ile gösterilen 11.400 metrekarelik bölümü ile dava dışı 3000 metrekare miktarlı 105 ada 15 sayılı parsele uyduğu, 1937 tarih 68 tahrir numaralı 64 Ar miktarındaki vergi kaydının davaya konu 105 ada 66 parselin A(66/A) harfi ile gösterilen 2.400 metrekarelik bölümü ile dava dışı 3.999,93 metrekare yüzölçümlü 105 ada 60 sayılı parsele uyduğu ve miktarı ile vergi kayıtlarının kapsamında kalan 105 ada 63, 65 ve 66 sayılı parsellerin (A) harfi ile gösterilen bölümleri üzerinde davacı taraf yararına 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleştiğinin anlaşılmış olmasına göre davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ne var ki, davacı Ayşe dava dilekçesinde, çekişmeli taşınmazların öncesinin babasına ait olduğunu ileri sürerek kendisi ile H.. S.. adına tescilini talep etmiş, Mahkemece de davacının H.. S.. adına tescil isteme yetkisi olmadığından bu talebinin reddine ve davanın kabul edilen bölümleri yönünden iştirak halinde mülkiyet olarak 1/2 payın davacı Ayşe adına tesciline şeklinde karar verilmiştir. Ne var ki, vergi kayıtları davacının murisi olan Satılmış oğlu İbrahim adına kayıtlı olup adı geçenin veraset ilamına göre davacı A.. Ç.. ile H.. S.. dışında başka mirasçısı bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 29/2. maddesi gereğince bir mirasçı diğerlerinin muvafakatı olmadan dava açabildiği ve yalnız başına davaya devam edebildiği gibi, aynı Kanun’un 30/2. maddesi uyarınca da “…dava açan mirasçı dışında başka mirasçıların da bulunduğunun anlaşılması halinde, hakimin re’sen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak taşınmaz malın kim adına tescil edileceğine karar verme yükümlülüğü“ de bulunmaktadır. Hal böyle olunca davada taraf olmayan gerçek hak sahipleri belirlenerek, diğer mirasçılar lehine de karar verilebileceği göz ardı edilerek dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi; kabule göre İbrahim terekesi iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi iken mirasçılardan birinin kendi miras payına dayalı olarak 3. kişilere karşı dava açmayacağının göz ardı edilmesi, ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorunda olduğu halde taşınmazların temyize konu (A) bölümlerinin davacı Ayşe adına tescile karar verilen 1/2 payı dışında kalan diğer 1/2 payı hakkında tescil hükmü kurulmamış olması da isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.