YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2812
KARAR NO : 2013/2618
KARAR TARİHİ : 28.03.2013
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında … Mahallesi çalışma alanında bulunan 1421 ada 1, 2, 3 ve 7 parsel sayılı 2285.02, 3463.96, 1667.41 ve 5058.43 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve 1 parsel sayılı taşınmaz ile üzerindeki 1 katlı kargir evin 50 yıldan beri Veli oğlu …’in, 2 parsel sayılı taşınmaz ile üzerindeki 1 katlı kargir ev ve halı sahanın 50 yıldan beri … oğlu …’in, 3 parsel sayılı taşınmaz ile üzerindeki 2 adet 1 katlı kargir evin 50 yıldan beri … oğlu …’in, 7 parsel sayılı taşınmaz ile üzerindeki 2 katlı kargir evin 20 yıldan beri … oğlu … ve … oğlu …’in müştereken fiili kullanımlarında olduğu ve ayrıca 3 parsel sayılı taşınmazın 536,05 metrekarelik kısmı ile 7 parsel sayılı taşınmazın 110,26 metrekarelik kısmının eylemli orman olduğuna dair şerhler verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı … ve müşterekleri, çekişmeli taşınmazların ortak muristen kaldığı iddiasıyla kişiler adına fiili kullanım şerhi verilen bölümler yönünden kendi adlarına da zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı … ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların uzun yıllardır sadece davalıların zilyetliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazların öncesinde tarafların ortak murisi …’e ait olduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ortak murisin ölümünden sonra mirasçılar arasında usulüne uygun olarak taksim yapılıp yapılmadığı, başka bir ifade ile fiili kullanımın tereke adına olup olmadığında toplanmaktadır. Mahkemece, taksim konusunda yapılan araştırma yetersiz olup, bu tür eksik ve yetersiz soruşturmaya dayanılarak karar verilemez. Doğru sonuca varılabilmesi için tarafların bildirdikleri ve bildirecekleri tüm deliller toplanmalı, gerektiğinde taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisini ve paylaşma olgusunu bilebilecek aynı yerdeki şahıslar arasından mahalli bilirkişi araştırması yapılarak ve bu yönde taraflara tanık bildirme imkanı verilerek mahallinde yeniden keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında yerel bilirkişiler, tespit bilirkişileri ve tarafların bildirdikleri ya da bildirecekleri tüm
tanıklar ayrı ayrı dinlenilip bu şahıslardan çekişmeli taşınmazların ortak murisin ölümünden sonra taksime tabi tutulup tutulmadığı, taksime tabi tutulmuş ise kime isabet ettiği, davalı tarafa isabet etmiş ise diğer mirasçılara ne verildiği, taşınmaz verilmiş ise nereden verildiği ve diğer mirasçılara verilen taşınmazların akıbetlerinin ne olduğu, taşınmazların kim tarafından ne suretle kullanıldığı ve ayrıca uzun süredir davalılar tarafından zilyet olunmasının da nedenleri etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, tespite aykırı sonuca varıldığı takdirde tespit bilirkişilerin beyanlarına başvurulmalı, mirasçılık ilişkisinin devam ettiği ve taksimin yapıldığı kanıtlanmadığı sürece, fiili kullanımın tereke adına olduğu hususu göz önünde bulundurulmalı, toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 28.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.