Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/2619 E. 2013/5140 K. 09.05.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/2619
KARAR NO : 2013/5140
KARAR TARİHİ : 09.05.2013

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Küçük … …..,Mahallesinde 1943 tarihinde yapılan kadastrosu sırasında 2082 ada 18 parsel sayılı 68 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın malikhanesi hükmen doldurulması için açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı Hazine’nin taşınmazın adına tescili için Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açtığı davada, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı Hazine’nin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince “tutanağında malik hanesi açık bırakılan yerlerle ilgili çekişmenin giderilmesinde 3402 sayılı Yasanın 25 ve 26. maddeleri gereğince münhasıran Kadastro Mahkemesi bulunmayan yerlerde de bu yetki kendisine verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, davaya Kadastro Mahkemesi sıfatıyla bakma yetkisi verilen Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesince bakılarak, yargılamasının yapılması için görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, genel mahkeme sıfatıyla işin esası bakımından karar verilmesinin isabetsiz olduğu” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak dava dosyasının gönderildiği Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazın aslı, Ayasofyai kebir malı olup 2762 sayılı Vakıflar Kanunu uyarınca mukataalı ve icareteynli vakıflarda mutasarrıfın mirasçısız ölmesi ve gaip olması halinde taşınmazın mahlulen vakfa dönecek olması nedeniyle davanın da vakıf tarafından açılması gerekeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasına göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca, Kadastro Hakimi taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmak; doğru, uygulanabilir, açık ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte hüküm kurmakla yükümlüdür. Çekişmeli taşınmazın 1943 yılında yapılan kadastro sırasında malik hanesinin açık bırakıldığı ve halen de mülkiyet durumunun belirlenmediği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine, taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır. Malik hanesi açık olduğuna göre 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30. maddesi uyarınca Kadastro Mahkemesince gerçek hak sahibinin re’sen tespiti ve onun adına tescil edilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Mahkemece davanın reddine karar verildiği halde yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmak suretiyle sicil oluşturacak şekilde hüküm kurulmaması isabetsiz olup davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 09.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.