Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/169 E. 2013/1107 K. 19.02.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/169
KARAR NO : 2013/1107
KARAR TARİHİ : 19.02.2013

MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. İCRA MAHKEMESİ

Sermaye şirketlerinde idare ve temsil ile görevlendirilmiş kimselerin şirketin iflasını istememeleri suçundan sanık …’un İİK’nun 345/a, TCK 50, 52. maddeleri gereğince 500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık müdafii ve müşteki vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
Sanığa isnat edilen suçun oluşup oluşmadığının anlaşılabilmesi için öncelikle, İİK’nun 179 ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 376. (6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 324) maddesinde öngörülen koşullarda şirketin aktif ve pasif durumunun belirlenmesini müteakip, şirketin iflasının istenmesi koşullarının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. Bilirkişi Erkan Seçen’e ait 31.12.2011 tarihli rapordan, şirkete ait ticari defterler ile 31.12.2007 tarihli bilanço kayıtlarına göre inceleme yapıldığı anlaşılmakta ise de, muavin defteri de dahil tüm ticari defterler, bilançolar ve banka hesapları ile borçlu şirket hakkındaki tüm kesinleşmiş icra takip dosyalarındaki borç miktarları da dikkate alınarak (özellikle bilirkişi raporunda zikredilen 1. İcra Müdürlüğünün 2008/41 esas sayılı takip dosyası ile diğer kesinleşmiş takip dosyalarının şikayet tarihi itibarı ile devam edip etmediği ve alacaklı-borçlu tarafları da belirtilerek ve yine sanık müdafii bilirkişi raporuna itirazına konu şirketin maddi durağan varlıkları ile stokları hakkında yapılan tespitlerin denetimlerine olanak verir tarzda) birlikte bilirkişi incelemesine tabi tutulduktan sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekirken yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de; sermaye şirketlerinde idare ve temsil ile görevlendirilmiş kimselerin şirketin iflasını istememeleri suçu aynı iş yeri ile ilgili olarak aynı yetkilisi/yetkilileri tarafından ancak bir kez işlenebilen bir suç olup, temyiz sebebi ile öğrenilen ve aynı şikayetçi tarafından aynı icra takip dosyalarına dayalı olarak aynı borçlu şirketin idare ve temsil ile yetkililerinden her biri için ayrı ayrı şikayeti nedeniyle açılan ve aynı mahkemenin 2011/2269 Esas, 2012/628 Karar; 2011/1965 Esas, 2012/626 Karar ve yine sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde bahsetmiş olduğu aynı mahkemenin 2011/2268 Esas sayılı dava dosyalarının bulunduğunun anlaşılması karşısında, temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar da gözetilerek, suçun oluşumundaki temsilcinin belirlenmesi, bunun mümkün olmaması halinde ise sanık hakkında TCK’nun 43. maddesinin birinci fıkrasının uygulanmasının ya da birleştirilen diğer davaların reddinin gerekip gerekmediği hususlarının tartışılması için belirtilen dava dosyalarının birleştirilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi,
İsabetsiz olup temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 19.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.