Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14604 E. 2014/2387 K. 11.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14604
KARAR NO : 2014/2387
KARAR TARİHİ : 11.03.2014

MAHKEMESİ : ENEZ KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2012/8-2013/16

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

 Kullanım kadastrosu sırasında  S. Köyü çalışma alanında bulunan 2725, 2970 ve 2971 parsel sayılı 22.588,66, 14.610,76 ve 16.511,28 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldıkları, … parselin davalı İ.. Ö.., … parselin davalı E.. A.., … parselin ise davalı M.. D..’nun kullanımında olduğu şerhi verilerek, tarla niteliği ile davalı Hazine adına  tespit edilmiştir. Davacı A.Y., çekişmeli taşınmazların kendi kullanımında olduğunu ileri sürerek, lehine zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında davacı A.. K..’ın vefat etmesi nedeniyle mirasçıları davaya katılmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, hükme esas alınan fen bilirkişisinin rapor ve krokisinde belirtildiği gibi; 2725 parsel sayılı taşınmazın (B) harfiyle gösterilen 7732,16 m2, … parsel sayılı taşınmazın (B) harfiyle gösterilen 1996,85 m2 ve … parsel sayılı taşınmazın (A) harfiyle gösterilen 3873,32 m2’lik bölümlerinin beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa’nın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldıkları ve kullanıcısının miras hisseleri oranında A.. K.. mirasçıları olduğu şerhi ile birlikte son parsel olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun Ek-4 maddesi gereğince yapılan kadastro tespitine itiraza ilişkindir. 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen Ek 4/1. madde gereğince; 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2’nci maddesi ile 23/9/1983 tarihli ve 2896 sayılı, 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunlarla değişik 2’nci maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edilir. Davacı A.Y., çekişmeli taşınmazların kendi kullanımında olduğunu ileri sürerek, lehine zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında öldüğü belirtilen davacı A. K. mirasçıları olduğunu ileri süren O.. K.. ve arkadaşları davaya katılmışlardır. Ne var ki Mahkemece, ölen davacı A. Y.’dan, katılan davacılara kaldığı anlaşılan taşınmazlar yönünden aktif dava ehliyetlerinin bulunup bulunmadığının tespiti için muris (davacı) A. Z.’ın veraset ilamı getirtilip; katılan davacıların gerçekte mirasçı olup olmadıkları ve başkaca mirasçıların bulunup bulunmadığı denetlenmemiştir. Hal böyle olunca, öncelikle, katılan davacılara kaldığı anlaşılan taşınmazlar yönünden katılan davacıların dava ehliyeti bulunup bulunmadığı ve başka mirasçıların olup olmadığının tespiti için muris A. Z.’ın veraset ilamı getirtilip, davaya katılan davacıların gerçekte mirasçı olup olmadıkları ve bunlardan başka muris Aziz’in mirasçısı olup olmadığı araştırılması gerekirken, davanın kabulüne ve çekişmeli taşınmazların kullanıcısının A.. K.. mirasçıları olduğundan söz edilerek miras hisseleri oranında zilyetlik şerhi verilmesine karar verilmiş ise de, belirtilen şekilde katılan davacıların aktif dava ehliyeti yönünden inceleme yapılmaksızın ve payları gösterilmeksizin infazda tereddüt olacak şekilde hüküm kurulması yerinde değildir. Kabule göre de, açılan dava nedeniyle tespit tutanakları kadastro mahkemesine gönderildiğinden tespit kesinleşmemiş olduğu ve 3402 sayılı Yasa’nın 1. maddesi gereğince Kadastro Hakiminin, 4721 sayılı TMK’nın öngördüğü biçimde sicil oluşturmakla yükümlü olduğu halde esas hakkında karar verilirken, çekişmeli taşınmazların davaya konu edilmeyen bölümleri hakkında tescil hükmü kurulmamış olması da isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı görülen hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 11.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.