Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14560 E. 2014/1949 K. 03.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14560
KARAR NO : 2014/1949
KARAR TARİHİ : 03.03.2014

MAHKEMESİ : ÇAYIRALAN KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2012
NUMARASI : 1995/10-2012/4

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında K.. K.. çalışma alanında bulunan … ada … parsel sayılı sırasıyla 13.073,89 15960 ve 2292,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan söz edilerek malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı R. F. tarafından kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile Asliye Hukuk Mahkemesine açılan tescil davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Yargılama sırasında A.. E.. tapu kaydına dayanarak, yargılama sırasında Belediye’ye dönüşen K. Köyü Tüzel Kişiliğini temsilen muhtar İ. Ç. ise çekişmeli taşınmazın mera olduğunu öne sürerek davaya müdahil olmuşlardır. Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davacı ve K.. B..’nın davalarının reddine, müdahil A.. E..’nun davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazların A.. E.. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, yargılama sırasında ölen davacı R. Ş. mirasçıları vekili tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı R. F. mirasçılarının temyizi fen bilirkişi raporunda … parsel sayılı taşınmazın (B), 40 parsel sayılı taşınmazın (D) ve (C) ile 35 parsel sayılı taşınmazın (A) harfleri ile gösterilen bölümlerine yöneliktir. Mahkemece, davacı R. F.’in dayandığı 1652 ve 1645 nolu vergi kayıtlarının temyize konu bölümlere ait olduğu ancak müdahil A.. E..’nun dayandığı Şubat 1944 tarih 7 sayılı tapu kaydının çekişmeli taşınmazları bir bütün olarak kapsadığı, tapu kaydı karşısında vergi kaydına değer verilemeyeceği gerekçe gösterilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dosya kapsamından taşınmazların temyize konu bölümlerinin davacı R. F.’in tutunduğu 1652 ve 1645 nolu vergi kayıtlarının kapsamında kaldığı ve davacının zilyetliğinde olduğu hususu tartışmasız olup esasen bu yön mahkemenin de kabulündedir. Çözümlenmesi gereken sorun temyize konu taşınmaz bölümlerinin müdahil A. E.’nun tutunduğu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece taşınmazlar başında 17.10.1988, 28.07.1997 ve 14.06.2002 tarihinde yapılan keşiflerde, müdahil A. E.’nun tutunduğu Şubat 1944 tarih 7 sayılı tapu kaydı ya usulüne göre uygulanmamış ya da dinlenen mahalli bilirkişilerce sınırlarında okunan isimlerin neresi olduğunu bilinememiştir. Hükme esas alınan müdahil A.. E..’nun üçüncü kişi M. Ö.’a karşı aynı tapu kaydına dayalı olarak açtığı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1976/574 Esas sayılı dosyasında yapılan ilk keşifte tapu kaydının doğusunda okunan Mahmut ile güneyinde okunan Kulak oğlu Agop’un kim olduğu bilinememiş, kuzeyinde okunan M. G. yerinin çekişmeli taşınmazların kuzeyinden geçen dağ yolundan sonra geldiğini, batıda okunan yol ve H. K. (ya da H.) yerinin ise mevcut olduğunu söylemişler, ancak fen bilirkişisi T. E. tarafından hazırlanan rapor ve krokide tapu kaydının sınırları gösterilmemiştir. İkinci keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ise, tapu kaydının sınırlarında isimleri bilmediklerini ifade etmişler, fen bilirkişisi Sadi Sarıgöl tarafından düzenlenen rapor ve haritada çekişmeli taşınmazların mevcut duruma göre sınırlarında bulunan şahıslara ait taşınmazlar gösterilmiş ve doğu sınırında davacı R. F.’in temyize konu taşınmazlar bölümlerine evveliyatında birlikte kullandığı belirtilen kardeşi Ş. M. Ş.yeri gösterilmiştir. Diğer yandan üçünçü kişi H. K. tarafından A.. E..’na karşı açılan ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/239 Esas sayılı dosyasında görülen davada 09.06.1992 tarihinde yapılan keşif sonucunda A.. E..’na ait taşınmazların sınırlarında R. F. ve kardeşi Şıh Mehmet Şahin taşınmazlarının yerleri gösterilmiştir. Diğer bir ifadeyle yukarıda belirtilen fen bilirkişi raporlarında müdahil A.. E..’nun taşınmazlarının sınırları açıkça gösterilmesine rağmen, mahkemece yapılan keşiflerde bu raporlarda gösterilen yerlerin neresi olduğu, R. Ş. ve Ş. M. Ş. taşınmazlarının temyize konu çekişmeli taşınmaz bölümleri olup olmadığı sorulmamış, fen bilirkişisince bu haritalar çakıştırılarak kadastro paftasında hangi taşınmazlara isabet ettiği belirlenmemiştir. Eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmez. Sağlıklı sonuca varılabilmesi için çekişmeli taşınmazların komşu taşınmazlarında komşularını gösterecek şekilde geniş haritası getirtilerek yakın çevresindeki tüm komşu parsellerin onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve uzman harita mühendisi huzuruyla keşif icra edilmelidir. Taşınmazların başında icra edilecek keşif sırasında müdahil A.. E..’nun dayandığı Şubat 1944 tarih 7 sayılı tapu kaydı okunup hudutlar mahalli bilirkişilere zeminde tek tek gösterilmeli, bilirkişilerin gösteremediği hudutların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanmalı, 1976/574 ve 1989/239 Esas sayılı dosyalarında fen bilirkişiler tarafından sunulan rapor ve haritalarda gösterilen taşınmazların nereye tekabül ettiği belirlenmeli, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği hudutlar haritasında işaret ettirilmeli, tapu kaydının çekişmeli taşınmazların temyize konu (A), (B), (C) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümlerinin tamamını ya da bir bölümünü kapsayıp kapsamadığı tereddütsüz belirlenmeli, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 03.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.