YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14548
KARAR NO : 2014/5017
KARAR TARİHİ : 29.04.2014
MAHKEMESİ : KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2013
NUMARASI : 2012/174-2013/557
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz eden F.. Y.. vekili Avukat A. E. ile aleyhine temyiz istenilen A.. S.. vekili Avukat M. K. geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında K. Y.Mahalle çalışma alanında bulunan ..ada 293 ve 313 parsel sayılı 3.919,54 ve 33.763,45 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı F.. Y.. adına tespit ve tescil edilmiştir. B.Y.terekesi temsilcisi A.. S.., irsen intikal ve taksim yapılmadığı iddiasıyla taşınmazların eşit paylarla mirasçılar adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne l83 ada 293 ve 313 parsel sayılı taşınmazların davalı Abdullah kızı F.. Y.. adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmaz 4 pay kabul edilerek 1/4 payın Bekir kızı Z. U., 1/4 payın Bekir kızı Hava Uslu, 1/4 payın Bekir oğlu M. Y. adına, geriye kalan 1/4 payın ise davalı Abdullah kızı F.. Y.. üzerinde bırakılarak tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı F.. Y.. vekili taralından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların tarafların ortak murisi Bekir tarafından K.Ali’nin Osman adlı kişiden satın alındığı, taksim edilmediği ve ölümü ile tüm mirasçılarına kaldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı taraf davaya konu taşınmazların ortak muris Bekir’den geldiği taksim edilmediği iddiası ile dava açmış, davalı taraf ise çekişmeli taşınmazların terekeye dahil olmadığını ileri sürmüştür. Keşifte beyanlarına başvurulan 1943, 1932, 1953, 1939 doğumlu olan davacı tanıkları ağırlıklı beyanlarında taşınmazların satın alındığı yıllarda muris Bekir ile murisin oğlu olan Duran’ın eşi davalının birlikte oturduklarını, bir ara Almanya’da çalışan Duran’ın para verip satın aldığına dair bilgilerinin olmadığını belirtirken, 1944, 1943, 1950, 1960 doğumlu davalı tanıkları Duran’ın taşınmazı K. Ali’nin Osman’dan satın aldığını ve kullanımında olduğunu, Duran’a ait olduğunu kardeşlerinden de duyduklarını ifade etmişlerdir. Mahkemece taraf tanıklarının beyanları arasındaki çelişki giderilmeden, çekişmeli taşınmazların ortak muris Bekir terekesine mi dahil olduğu yoksa davalının eşi olan Duran tarafından 3. kişilerden mi satın alındığı hususu kesin olarak saptanmadan karar verilmiş olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Satın alma ve zilyetlik hukuki olgu olmasının yanında maddi olgu olup, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir (3402 sayılı KK.m.14/1) Hal böyle olunca gerektiğinde, hakimin davayı aydınlatma görevi çerçevesinde HMK’nın 31. maddesi uyarınca taraflara yapılacak hatırlatma üzerine
taraflarca iddialarına ilişkin olarak yeni delil gösterilmesi halinde bu deliller de toplanıp, bundan sonra taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları huzuruyla yeniden keşif yapılarak; HMK’nın 259. maddesi uyarınca taraf tanıklarının taşınmaz başında dinlenilmeleri sağlanmalı, yapılacak keşifte dinlenilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazların ortak muris Bekir terekesine mi dahil olduğu, muris Bekir’in satın alması ve kullanımının oğlu Duran adına mı kendi adına mı olduğu sorularak kesin olarak saptanmalı, taşınmazı ne sebeple kimin kullandığı maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, yerel bilirkişi ile taraf tanıklarının beyanları arasındaki çelişkinin HMK’nın 261. maddesi uyarınca yüzleştirmek suretiyle giderilmesine çalışılmalı, bundan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadan eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 1.100.00 TL vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan taraftan alınarak, kendisini duruşmada vekil ile temsil ettiren davalı tarafa verilmesine, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
29.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.