Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14486 E. 2014/343 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14486
KARAR NO : 2014/343
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : KOCAELİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2011/179-2013/883

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı T.. H.., A.M.. çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında çalılık niteliğinde tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında imar-ihya, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 14.06.2013 tarihli fen bilirkişisi raporunda (A) harfiyle gösterilen 5.421,31 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün davacı T.. H.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili ve K.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu yer, 1978 yılında yapılan tapulama sırasında çalılık niteliğinde tespit dışı bırakılmıştır. Mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Yapılan keşif sonrası alınan uzman orman bilirkişisi raporunda, dava konusu yerde toprak işlemesi yapılmadığı, meyve ağaçlarının bakımsız olduğu ayrıca 1958 ve 1997 tarihli memleket haritalarında çekişme konusu taşınmazın ormanlık alan olarak görüldüğü, hava fotoğraflarının stereoskopik görüntüsü ile de bu durumun örtüştüğü belirtilmiştir. Ziraat bilirkişisi raporunda ise taşınmaz üzerinde 1995 yılı dikimi meyve ağaçlarının olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar, mahallinde yapılan keşiflerde dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklarca, çekişmeli taşınmazların 40 yılı aşkın süredir tarım arazisi olarak kullanıldığı belirtilmiş ise de, gerek orman bilirkişi raporu ve dosya içinde bulunan fotoğraflardan, gerekse de meyve ağaçlarının yaşları birlikte değerlendirildiğinde çekişmeli taşınmaz bölümü üzerinde zilyetliğin en erken 1997 yılından sonra başlayabileceği anlaşılmaktadır. Davanın 2011 yılında açıldığı göz önüne alındığında 20 yıllık zilyetlikle iktisap süresi dolmamıştır. Teknik ve bilimsel rapora aykırı yerel bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilerek davacı taraf yararına, TMK’nın 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddelerinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğinden de söz edilemez. Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan nispi temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden K.. B..na iadesine, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.