YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14464
KARAR NO : 2014/565
KARAR TARİHİ : 03.02.2014
MAHKEMESİ : ÇİFTLİK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2013
NUMARASI : 2011/253-2013/32
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu K.. Köyü çalışma alanında bulunan 159 ada 39 parsel sayılı 352,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle Y.. A.. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı İ.. Ö.., dava konusu taşınmazın amcası İ.. Ö..’e ait olduğu amcasının çocuksuz öldüğü iddiasıyla amcasının tüm mirasçıları adına tescili talebi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda kök murisin terekesinin iştirak halinde olduğu, üçüncü kişi olan davalıya karşı açılan davada tüm mirasçıların mecburi dava arkadaşı oldukları, bu nedenle davacının tek başına dava açamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının kök murisi İsmail adına tescil talebinde bulunduğu; ancak kök murisin davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu, davacının tek başına dava açamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi bulunan bir terekede, terekeye ilişkin tüm tasarruf işlemlerinin, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640 ve 702. maddeleri uyarınca, tüm mirasçılar tarafından birlikte yapılması zorunlu olup, tasarrufi işlem niteliğindeki davanın da tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekir. Bir mirasçının, özellikle acele hallerde miras şirketinin menfaatini korumak için, bütün mirasçılar adına yalnız başına dava açması mümkün ise de, bu şekilde açılan bir dava tüm mirasçıların katılımını sağlamadan yürütemez. Mahkemenin, bir mirasçının tek başına tereke adına dava açamayacağı yönündeki değerlendirmesi doğru ise de, davacı tereke adına talepte bulunduğuna göre, davacıya süre vermek suretiyle taraf teşkilinin sağlanması mümkün iken, yanılgıya düşülerek davacıya bu konuda süre verilmeden davanın doğrudan reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacıya diğer mirasçıların davaya katılımını sağlaması veya muvafakatlarını alması ya da terekeye temsilci tayin ettirmesi için süre verilmeli, taraf teşkilinin sağlanması halinde işin esasına girilerek iddia ve savunma doğrultusunda araştırma yapılmalı, taraf teşkili sağlanmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verilmelidir. Mahkemece, açıklandığı gibi işlem yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 03.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.