Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14433 E. 2014/192 K. 27.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14433
KARAR NO : 2014/192
KARAR TARİHİ : 27.01.2014

MAHKEMESİ : KEMALİYE KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2013
NUMARASI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Ç… K………ada 39 parsel sayılı 9318,69 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar H.. K.. ve M.. K.. adına tespit edilmiştir. Davacı M.. K.., miras yoluyla gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, davacılar H..R..E.. ve N.. T.. irsen intikal ve  kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak ayrı ayrı dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan  yargılama sonunda davanın gider avansı yatırılmaması nedeniyle usulden reddine ve  çekişmeli parselin tespit gibi tesciline   karar   verilmiş; hüküm, birleşen dosya davacısı H..R..E.. tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesine konu dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun henüz yürürlüğe girmediği, bir dönemde, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yürürlükte olduğu 22.01.2008 tarihinde açılmıştır. 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükten kaldıran 6100 sayılı HMK’nın 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir ve aynı Yasa’nın 448. maddesine göre kanun hükümleri tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanır. 6100 sayılı Kanun’un 120. maddesine göre ise davacı, yargılama harçları ile Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.12.2012 tarih ve 2012/9-1170 Esas, 2012/1172 Karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi; gerek 6100 sayılı HMK’nın 120. maddesi, gerekse; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Uygulama Yönetmeliği’nin 45. maddesindeki düzenlemelere göre; tarifede sayılan gider avanslarının dava dilekçesi ile davanın açılması sırasında mahkeme veznesine yatırılması gereken gider olması nedeni ile, dilekçeler aşamasının tamamlanmış bulunması ve HMK’nın 448. maddesinin açık hükmü karşısında, dava dilekçesinde tanık ve bilirkişi deliline dayanmış olan davacı yönünden HMK’nın 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Açıklanan nedenle; 1086 sayılı HUMK’nın yürürlükte olduğu 01.10.2011 tarihinden önceki dönemde açılan eldeki dava için yapılacak masraflar nedeniyle istenilecek giderler, delil avansı kabul edilerek 3402 sayılı Kanun’un 36. ve 6100 sayılı HMK’nın 324. maddeleri uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekecektir. Diğer yandan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 36. maddesindeki düzenleme, 6100 sayılı HMK’nın 324. maddesindeki delil avansı düzenlemesine göre özel hüküm olması nedeniyle, somut olayda 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesinin uygulanacağı kuşkusuzdur. Taraflardan her biri, 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesi gereğince, ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenecek avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. 3402 sayılı Kanun’un 36/1. maddeleri gereğince avans yükümlülüğünün yerine getirmemesi halinde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacaktır. Bu durumda verilecek karar ise, davanın esasına ilişkin olup, taraflar arasında kesin hüküm oluşturacaktır. Ancak, 3402 sayılı Kanun’un 36. maddesinin uygulanabilmesi için ise; dosyanın keşfe hazır hale gelmesi gerektiği gibi, verilecek ara kararda yapılması öngörülen keşfin gün ve saatinin belirlenmesi zorunludur. O halde mahkemece, dosyanın keşfe hazır hale geldiği takdirde, davacı tarafa keşif giderlerini yatırması için 3402 sayılı Yasa’nın 36. maddesi uyarınca yeniden yöntemine uygun, keşif gün ve saatinin de belirlendiği makul bir süre verilmeli, ara kararı gereklerinin yerine getirilmesi durumunda mahallinde keşif yapılmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Usulüne uygun olmayan ara karara dayanılarak yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.