Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14397 E. 2014/3855 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14397
KARAR NO : 2014/3855
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

MAHKEMESİ : PALU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2012/149-2013/319

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı S.. K.. dava dilekçesinde; G. Köyü’nde bulunan ve babası R. K. adına tescil edilen .. ada 34 parsel sayılı taşınmaza bitişik olan 3,5 dönümlük taşınmazın uzun zamandır zilyet ve tasarrufunda olmasına rağmen kadastro çalışmaları sırasında unutularak tespit harici bırakıldığı, taşınmazın halen kendi zilyet ve tasarrufunda olduğu iddiası ile ve adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 13.01.2012 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3373,20 metrekarelik taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı yararına 3402 sayılı Kanun’un 14 ve TMK’nın 713. maddesinde öngörülen koşulların gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Kadastro Müdürlüğünden gönderilen cevabi yazıda, dava konusu taşınmazın 2008 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında “dere yatağı” olması nedeni ile tespit dışı bırakıldığı belirtilmiştir. Davacı ise, kadastrodan önceki zilyetliğe dayanarak taşınmazın adına tescilini istemiştir. Dosyaya sunulan bilirkişi raporları ile bilirkişilerce raporlara eklenen taşınmaza ait fotoğraflar birbiri ile uyumlu olmadığı gibi, taşınmazın imar-ihyaya konu olan yerlerden olup olmadığı yönünde de kanaat oluşturmamaktadır. Ayrıca bir arazinin kullanım süresi ile niteliğini ve üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Hava fotoğraflarının dosya arasına konulması ve bu fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Stereoskopik hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görülmesi, taşınmazın çekim tarihindeki sınırlarının ve niteliğinin belirlenebilmesi, bu yolla ekilemeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılabilmesi mümkündür. Mahkemece uyuşmazlığın çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için, öncelikle, tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait 3 ayrı dönemde çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan sonra, taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve taraf tanıkları, 3 kişilik ziraat mühendisi, jeolog, jeodezi ve fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla
yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden intikal ettiği ve ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar-ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalıdır. Teknik bilirkişi heyetine yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak; çekişme konusu taşınmaz hava fotoğraflarında gösterilmeli, bu yerin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmazın tamamı üzerinde ekonomik amaca uygun şekilde zilyetlik bulunup bulunmadığını, çekişmeli taşınmazın toprak yapısı, eğimi, niteliğini açıklar nitelikte, çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı, jeolog bilirkişiden taşınmazın aktif dere yatağı olup olmadığı, derenin etkisinde bulunup bulunmadığı hususlarında rapor alınmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 03.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.