Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14396 E. 2014/3854 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14396
KARAR NO : 2014/3854
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2013/14396
KARAR NO : 2014/3854 Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : ARDAHAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2009
NUMARASI : 2008/76-2009/248
DAVACILAR : K.. Y.., İ.. Y.., R.. Y..
DAVALILAR : HAZİNE, D.. K..
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda Dağcı köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 336 ve 799 parsel sayılı 65182,21 ve 418.703,03 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar kadim mera olduğundan söz edilerek mera niteliği ile sınırlandırılmış ve tespitleri kesinleşmiştir. Davacılar Kıyasettin, İsmet ve R.. Y.., vergi kaydına dayanarak kendilerine ait taşınmazların eksik ölçüldüğü, eksik kısmın mera içinde bırakıldığı iddiası ile davalı taşınmazlar içinde kendilerine ait bölümlerin iptali ve adlarına tescili istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 22.06.2009 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde ..da 799 sayılı parselin (A), (B), (H), (I), (İ), (J), (E), (F) ve (G) harfleri ile, 101 ada 336 sayılı parselin (R) ve (N) harfleri ile gösterilen bölümlerinin tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacılar yararına Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülen edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacılar, dava dilekçesinde kendilerine ait taşınmazların davalı taşınmazlar içerisinde ölçüldüğü iddiası ile dava açmışlar, keşifte dava konusu taşınmazın babaları H.Y.’a ait olduğunu, babaları yaşlanmadan önce taşınmazları birlikte kullandıklarını, ancak babaları yaşlandıktan sonra taşınmazları kendilerine bıraktığını belirtmişler, yine keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıklar da taşınmazın davacıların babası H. Y.’a ait olduğunu bildiklerini, H.Y. ve davacıların taşınmazı ailecek birlikte kullandıklarını belirtmişlerdir. Söz konusu yerel bilirkişi ve tanık ifadelerinde taşınmazın H. Y.’dan davacılara ne şekilde geçtiği konusunda bir beyan bulunmadığı gibi, davacıların da bu yönde açık bir beyanı mevcut değildir. Hal böyle olunca mahkemece öncelikle H. Y.ın halen sağ olduğu göz önünde bulundurularak davacıların aktif dava ehliyetlerinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalı, taşınmazın geçerli bir hukuki işlemle taşınmazların maliki olan H. Y.tarafından davacılara devredildiği ileri sürüldüğü takdirde yargılamaya devam edilerek uyuşmazlığın esası bakımından bir karar verilmelidir. Açıklanan bu usuli eksiklik yerine getirilmeden yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.