Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14395 E. 2014/3853 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14395
KARAR NO : 2014/3853
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

MAHKEMESİ : HANAK SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/09/2013
NUMARASI : 2010/267-2013/215

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda Ç.Köyü çalışma alanında bulunan . ada 11 parsel sayılı 577,08 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile davalılar miras bırakanı A.Ç. adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı B.. Ç.., tapu kaydına dayanarak taşınmazın adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan Cümü ve E.. Ç.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacının miras bırakanı N. Ç.’den intikal ettiği, davacı lehine babasından zilyetlik yolu ile intikal eden taşınmaz yönünden edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına, usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmamaktadır. Davacı, dava dilekçesinde taşınmazın kendisine ait olduğunu ileri sürerek adına tescilini istemiş, yargılama sırasında taşınmazın, malikleri annesi, babası ve ablası olan tapu kaydının kapsamında kalıp kendisine ait olduğunu ileri sürmüştür. Keşifte dinlenen yerel bilirkişiler dava konusu taşınmazın davacının babası N. Ç.’e ait iken ölümünden sonra davacı Bayram tarafından kullanıldığını belirtmişlerdir. Mahkemece açıklanan bu beyanlar göz önünde bulundurulmak sureti ile çekişmeli taşınmazın davacıya intikal şekli açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu durum, dava koşulu bakımından önem arz etmektedir. Kural olarak; TMK’nın 640/2 ve 702/2. maddelerine göre; miras bırakan Nebi Çeğil’in ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK’nın 701 ve 702. maddelerine göre belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK’nın 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişi durumunda bulunan davalılara karşı dava açmaları zorunludur. Davacı, dava konusu taşınmazın adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Şayet dava konusu taşınmaz, satış, bağış ya da murisin ölümünden sonra yapılan paylaşım ile davacıya
kalmış ise, davanın şimdi olduğu bu haliyle yürütülmesi, dava konusu yer açıklanan yollarla davacıya kalmamış ve terekeye dahil bir taşınmaz ise, davacının üçüncü kişiye karşı tek başına dava açamayacağı düşünülerek davanın dava koşulundan reddine karar verilmesi gerekmektedir. Bu haliyle davacının tek başına 3. kişi durumunda olan davalılara karşı dava açma sıfatı ve yetkisi bulunmamaktadır. Dava dışı kalan mirasçının, böyle bir davada 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı YİBK’na göre de, sonradan muvafakatının ya da açılan davaya karşı olurunun alınması veya miras şirketine mümessil tayini suretiyle dava koşulunun yerine getirilmesi de mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan dava şartı, kamu düzeni ile ilgili olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece; davacıdan taşınmazın babasından ne şekilde kendisine devredildiği konusunda açıklama istenmesi, taksim, bağış, satış vs. gibi nedenlerden birine dayanması durumunda, bu hususu kanıtlaması için süre ve imkan verilmesi, bundan sonra iddianın ileri sürülüş şekline göre, öncelikle dava şartı üzerinde durulması, taşınmazın tereke malı olmadığının saptanması halinde yargılamaya devam edilerek uyuşmazlığın esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, bu usuli eksiklik yerine getirilmeden yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Cümü ve E.. Ç..’in temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.