Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14380 E. 2014/3850 K. 03.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14380
KARAR NO : 2014/3850
KARAR TARİHİ : 03.04.2014

MAHKEMESİ : KARADENİZ EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/04/2013
NUMARASI : 2010/282-2013/99

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Z.. B.. vekili dilekçesinde; C. Köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda müvekkiline ait . ada 17 ve . ada 3 sayılı parseller arasında yol bulunmadığı halde yol bırakıldığı iddiası ile yol olarak bırakılan bölümün müvekkili adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 18.10.2012 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 380,46 m2’lik taşınmazın .ada . parsele ilave edilmek sureti ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın tüm köylünün kullanımında olan umumi köy yolu olmadığı, davacı yararına zilyetlik ile edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Gerek temyize konu eldeki dosyada gerekse Sulh Ceza Mahkemesinin 1998/823 Esas, 1999/627 Karar sayılı dosyasında yapılan keşiflerde ve duruşmalarda dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarında dava konusu taşınmazın öncesinin davacı tarafa ait olup 1984-1986 yılları arasında köyde yapılan yol çalışmaları sırasında dava konusu yerin davacının babasının talebi ile yol olarak dozerle açtırıldığı beyan edilmiştir. Doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yöreye ait 1984 yılından önce çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı’ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosya arasına konulmalı, bundan sonra, taşınmazın bulunduğu yeri iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve zirai bilirkişi ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, dosyaya getirtilecek stereoskopik hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları (1984 yılından öncesine ait) değerlendirilmeli, söz konusu fotoğraflarda dava konusu yerin yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, taşınmazın bulunduğu yerde yol bulunup bulunmadığı belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin ne olduğu, öncesinde ekonomik amaca uygun tarımsal faaliyette bulunulup bulunulmadığı, davacı tarafın zilyetliğinin başlangıcı ve sürdürülüş şekli, kadastro tespit gününe kadar zilyetliğin ne kadar süredir devam ettiği, kadim yol olup olmadığı
hususlarında ayrıntılı bilgi alınmalı, ayrıca önceki keşifteki beyanlara göre dava konusu yerin davacının babası tarafından 1986 yılında açtırıldığı belirtildiğine göre yerel bilirkişi ve tanıklardan bu tarihten itibaren taşınmazın umumi yol olarak tüm köylünün kullanımına terk edilip edilmediği, yine dava konusu yerin devamı niteliğinde olup paftasında yol olarak bırakıldığı anlaşılıp kararın eki olan krokide yeşil renkle gösterilen taşınmaz bölümünün niteliğinin ne olduğu, eğer kadim yol ise dava konusu bölümün bu yolun devamı niteliğinde olup olmadığı sorularak belirlenmeye çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, zirai bilirkişi vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, yol olarak kullanılıp kullanılmadığı hususları özellikle irdelenmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de; dava, TMK’nın 713/1. maddesi uyarınca tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olup aynı maddenin 4. fıkrası hükmüne göre, dava konusunun mahkemece gazete ile bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilan edilmesi ve 5. fıkra hükmüne göre son ilandan başlayarak 3 aylık itiraz süresinin beklenilmesi gerektiği halde yasada öngörülen gazete ve yerel ilanlar yapılmadan tescile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.