YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14296
KARAR NO : 2014/1284
KARAR TARİHİ : 14.02.2014
MAHKEMESİ : ADANA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2010/890-2013/251
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı Hazine vekili; K.. Köyü 1367 (2052) sayılı parsel olarak Adana Büyükşehir Belediyesi adına ihdasen tescil edilen taşınmazın 1871,85 metrekarelik kısmının, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu ve adı geçen Belediyece yapılan imar uygulaması sonucu kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini; bu ihdas parselinin anılan miktarı üzerine de 5575 ada 5, 6, 7, 8 ve 9 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu; ancak, belirtilen şuyulandırma işleminin ve öncesinde aynı bölgede Seyhan Belediyesince yapılmış olan 37 nolu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edildiklerini ve imar parsellerinin tapu kayıtlarının yolsuz tescil hükmünde olduğunu ileri sürerek; 1367 (2052) sayılı kök parselin kadastro sınırları içinde düzenlemeyle oluşturulan 5575 ada 5, 6, 7, 8 ve 9 sayılı imar parsellerinin 1871.85 metrekarelik binmeli alana isabet eden kısmının iptali ve Hazine adına tesciliyle tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanması isteğiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “davacının davalı S.. B.. aleyhine açtığı davada taraf sıfatı kalmayan davalı S.. B.. hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden açılan davanın kabulü ile; Adana İli, Ç.. İlçesi, K.. Köyü, 1367 kök parselin ihyasına, iptal edilen imarla oluşan Adana İli, Ç.. İlçesi, K.. Köyü, 5575 ada, 5, 6, 7, 8, 9 parsel sayılı taşınmazların sicil kayıtlarının iptali ile; fen bilirkişisi S.. A..’nın 27.06.2011 tarihli krokili raporunda; K.. Köyü, 5575 ada, 7 parselde (A) harfi ile gösterilen 826,08 m², 5575 ada, 5 ve 6 parsel içerisinde kalan (B) harfi ile gösterilen toplam 766,15 m², 5575 ada, 8 ve 9 parsel içerisinde kalan (C) harfi ile gösterilen 1012,39 m²’lik kısımların tefriki ile tapusunun iptali ile, Hazine adına tesciline” karar verilmiş; hüküm, davalı A.. B.. vekili ile davalı Ç.. B.. vekili ve davalı R.. U.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptal ve Hazine adına tescil ile eski hale ihya isteğine ilişkindir. Mahkemece, taraf sıfatı kalmayan davalı S.. B.. hakkında karar verilmesine yer olmadığına; diğer davalılar yönünden ise, çekişme konusu taşınmazın dayanağı imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile kök parselin ihyasına, tapu iptali ve Hazine adına tescile hükmedilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın bulunduğu alanda Seyhan Belediyesinin 37 nolu imar düzenlemesi yaptığı, daha sonra aynı bölgede Adana Büyükşehir Belediyesi’nin imar uygulaması gerçekleştirdiği, her iki imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilerek, idari yargı kararlarının kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı Hazine vekili; çekişmeli yerin, öncesinde devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu halde, Adana Büyükşehir Belediyesi adına ihdas suretiyle tescil edilerek, adı geçen Belediyece yapılan imar uygulaması sonucunda da tamamının kamu alanında kullanılmak üzere terkin edildiğini, ancak anılan imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmiş olup, böylece imar parsellerinin sicil kayıtlarının yolsuz tescil durumuna düştüklerini ileri sürerek tapu iptal ve Hazine adına tescil ile kayıtların eski hale iadesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Hemen belirtilmelidir ki, imar uygulamasının dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin illetten yoksun kalacağı ve yolsuz tescil durumuna düşeceği açıktır. Dayanıksız kalan (illetten mücerret) kaydın iptali ve kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyası şeklinde karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan; çekişmeli taşınmazın Belediye sınırları içerisinde ve kadastro sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğunun belirlenmesi halinde, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasa’nın 3/2. maddesinde öngörülen Belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması; şayet yasa gereğince Belediyeye devri gereken yerlerden olduğu tespit edilirse, Hazine’nin taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı gözetilerek Hazinenin davasının reddine karar verilmesi; diğer taraftan, 775 sayılı Yasa’nın 3. maddesi her ne kadar 19.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4916 sayılı Yasa ile iptal edilmiş ise de; iptal kararının bu tarihten önce doğmuş olan haklara etkili olmayacağı, bir başka ifadeyle kazanılmış hakkın korunması gerekeceği kuşkusuzdur. Ayrıca; kapanmış yollar bakımından da, 3194 sayılı Yasa’nın 17. maddesi hükmü uyarınca Belediye adına tescilin öngörüldüğü ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 21. maddesi hükmünün de kapanmış yolların içinde bulunduğu tüzel kişi adına tescili gerektiğini düzenlediği bilinmektedir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Mahallinde yapılan uygulama neticesinde teknik bilirkişi, “çekişmeli 1367 sayılı parselin, Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan uygulamada tescil harici yerden (yoldan) ihdas suretiyle oluşturulduğu, geri dönüşüm halinde (A) harfi ile gösterilen 819.68 m2lik kısmının 94 nolu kadastro parselinde, (B) ve (C) harfiyle gösterilen bölümlerin tescil harici yerde kaldıkları” şeklinde rapor sunmuş olup; 1367 sayılı kök parselin tescil bildiriminde (ihdas beyannamesinde), 94 nolu parselin yola terkinden ihdas edildiğinin belirtildiği de gözetilerek; çelişkiler giderilmediği gibi, tescil harici alan olması halinde neden 1147 sayılı ihdas parseliyle birlikte ihdas olunmadığı hususu da irdelenmemiştir. Diğer taraftan; çekişme konusu taşınmazın imar uygulamalarından önceki vasfı (Seyhan Belediyesi’nin imar düzenlemesinden önceki niteliği ile anılan şuyulandırma işlemi sonucu akıbeti, Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar uygulaması sırasında nereden ihdas edildiği) ve Hazine ile ilgisinin bulunup bulunmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanmamış ve ayrıca Belediyeye devri gereken yerlerden olup olmadığı hususu üzerinde de durulmamıştır. Kabule göre de; hükme dayanak bilirkişi raporundaki harflendirmelerin 94 sayılı kadastral parsel ile tescil harici alan içerisindeki kısımlara yönelik olup, dava konusu imar parselleri içerisinde kalan ise harflendirme yapılmadan bildirilmiş olmasına rağmen, anılan raporla uyumsuz olarak ve de 94 sayılı kadastral parsel içerisinde kalan kısımları da kapsar şekilde ve hem kadastral parselin tamamen ihyasına hem de dava konusu imar parsellerinin tamamının tapu kayıtlarının iptali ve sonrasında kısmi tefrik, iptal ve Hazine adına tesciline karar verilmek suretiyle çifte tapu oluşturacak biçimde ve talepten fazlaya hükmedilmiş olması da doğru değildir. Hükmün bu haliyle infaza elverişli olmadığı da açıktır. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, tarafların tüm delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 14.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.