Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14283 E. 2014/422 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14283
KARAR NO : 2014/422
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : ELBİSTAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2012
NUMARASI : 2010/1246-2012/983

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı H.. Y.., mevki ve yönlerini bildirdiği ve kadastro sırasında tescil harici bırakılan yaklaşık 15.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümünün adına tescili istemiyle dava açmış, yapılan keşif neticesinde dava konusu taşınmazın mera vasıflı 2760 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 10.949,59 metrekarelik bölümün davacı H.. Y.. adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı taraf yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun değildir. Dava tescil davası olarak açılmış ise de, tescili talep edilen yerin 2760 sayılı mera parseli olduğu, tescil isteminin sicil kaydının iptalini de içereceği göz önüne alındığında davanın niteliği itibariyle mera sicilinin iptali ve tescil istemine yönelik bulunduğunun kabulü gerekir. Bu nitelikteki davalar 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süreye tabidir. Bu madde hükmü gereği kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamaz. Bu süre, hak düşürücü süre olup mahkemelerce re’sen göz önünde bulundurulması gerekir. Çekişme konusu 2760 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti 23.11.1979 tarihinde kesinleşmiş olup dava dilekçesinin verildiği 05.10.2010 tarihine kadar 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık süre geçmiştir. Hal böyle olunca, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, usul ve yasaya uygun olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.