Yargıtay Kararı 16. Hukuk Dairesi 2013/14167 E. 2014/1233 K. 13.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/14167
KARAR NO : 2014/1233
KARAR TARİHİ : 13.02.2014

MAHKEMESİ : ANTALYA KADASTRO MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2013
NUMARASI : 2010/1614-2013/450

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında K.. Köyü çalışma alanında bulunan ve davacılar Z.. M.., Y.. E.. ve müştereklerine ait eski 215 parsel sayılı 23.100 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, yeni 13341 ada 36 parsel sayılı ve 21.676,32 metrekare yüzölçümlü olarak tescil edilmiştir. Davacı Z.. M.. ve Y.. E.. taşınmazlarının yüzölçümünün haklı bir nedene dayanılmaksızın eksiltildiğini ileri sürerek Kadastro Müdürlüğü’nü hasım göstermek suretiyle dava açmış, yargılama sırasında DSİ’yi davaya dahil etmişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet nedeniyle reddine, çekişmeli taşınmazın uygulama tutanağındaki gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Y.. E..’e vekaleten kendi adına asaleten davacı Av.Z.. M.. tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, uygulama kadastrosuna itiraz davalarında husumetin, lehine sınır değişikliği yapılan taşınmaz maliklerine yöneltilmesi gerektiği; davacının husumet yönelttiği Kadastro Müdürlüğünün davada husumet ehliyetinin bulunmadığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulünde isabet bulunmamaktadır. Dava; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir. Bu tür davalarda husumetin, itiraz edenin taşınmazı aleyhine yapılan tespit sonucunda, yüzölçümü artan ya da lehine ortak sınır değiştirilen taşınmazların maliklerine yöneltilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Ancak, uygulama kadastrosu sonucunda lehine sınır değişikliği yapılan veya yüzölçümü artan taşınmaz veya taşınmazların bulunmaması halinde ise Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek de dava açılabilir. Bu hususun aydınlığa kavuşturulabilmesi için de öncelikle mahallinde keşif ve uygulama yapılarak davacılara ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan azalmanın hangi nedenden kaynaklandığı uzman fen bilirkişi raporuyla yöntemince saptanmalıdır. Bu şekilde araştırma, inceleme ve uygulama yapılmadan karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile uzman fen bilirkişi olduğu halde mahallinde keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, davacılara ait taşınmazın sınırları yerel bilirkişi kurulu ve tanık sözleri ile belirlenmeli; fen bilirkişisinden davacılara ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan eksilmenin nereden kaynaklandığını açıklayan, ilgili yönetmelik gereği davacılara ait taşınmazın sınırlarının zeminde ne şekilde bulunduğunu irdeleyen, tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftasını ayrı renklerle çakıştırmalı şekilde gösteren ayrıntılı rapor alınmalıdır. Ulaşılacak sonuca göre; davacılara ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan eksilmenin hesaplama yönteminden kaynaklandığının anlaşılması halinde, Kadastro Müdürlüğüne husumet yöneltilerek dava açılması yeterli görülerek davanın esastan reddine karar verilmelidir. Davacılara ait taşınmazın yüzölçümünde oluşan eksilmenin, komşu taşınmazlardan kaynaklandığının belirlenmesi halinde ise komşu parsellerin maliklerinin davaya dahil edilmesi için; davacılara ait taşınmazların yüzölçümünde oluşan eksilmelerin tescil harici taşınmazlardan kaynaklandığının anlaşılması halinde de Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişilerinin davaya dahil edilmesi için davacıya süre ve imkan verilmelidir. Bu şekilde, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesi uyarınca yöntemince taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esasına girilerek bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler göz ardı edilerek davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Davacıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.