YARGITAY KARARI
DAİRE : 16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/13970
KARAR NO : 2014/954
KARAR TARİHİ : 10.02.2014
MAHKEMESİ : AKÇAABAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/05/2013
NUMARASI : 2012/306-2013/210
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Tesis kadastrosu sonucunda O.. Mahallesi çalışma alanında bulunan eski 271 ada 4 parsel sayılı 1.836 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle H.. Ş.. adına tespit edilmiş 3402 sayılı Yasa’nın 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında aynı ada ve parsel adı altında 1.842,51 metrekare yüzölçümüyle tespit ve tescil edilmiştir. Davacı C.. S.. tesis kadastrosu sırasında eski 271 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 316 metrekare yüzölçümüyle, uygulama kadastrosu sırasında ise aynı ada ve parsel adı altında 286,78 metrekare yüzölçümüyle tespit ve tescil edildiğini, 271 ada 5 parsel sayılı taşınmaza ait bir bölüm yerin 271 ada 4 parsel sayılı taşınmazda tespit ve tescil edildiğini iddia ederek bu bölüme ait tapunun iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 271 ada 4 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 27,83 metrekare yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ile davacı C.. S.. adına olan 271 ada 5 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, Hasan Şengün mirasçılarından davalılar Y.. Ş.. ve Ö.. Ş.. tarafından temyiz edilmiştir.
Teknik açıdan yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği anlaşılan kadastro haritalarının yenilenmesi ve uygulanabilir hale getirilmesi amacıyla ilk önce 23.06.1983 tarihli 2859 sayılı Yasa uyarınca yenileme çalışmaları (yenileme kadastrosu) yapılmış, bu yasa ihtiyaca cevap vermeyince, 22.02.2005 tarih 5304 sayılı Yasa ile getirilen 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22/a maddesi ile bu madde uyarınca 29.11.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilindeki Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uygulanacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik” hükümlerine göre çalışmalar (uygulama kadastrosu) yapılmaya başlanmıştır. Uygulama (yenileme) kadastrosunun amacı, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma, ölçü, çizim (tersimat) ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermektir. Uygulama kadastrosu, 3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinin istisnası olmadığı gibi, mülkiyet ihtilaflarının idari işlemle ortadan kaldırılması gibi bir amaca da sahip değildir. Bu nedenlerle, uygulama kadastrosu sırasında mülkiyet ihtilafları gündeme getirilemez ve değerlendirmeye alınmaz. Kazanılmış hakların korunması ve mülkiyet hakkının zedelenmemesi için uygulama kadastrosunun amacına ve yöntemine uygun şekilde yapılması zorunludur.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve ilk kadastro tarihinde de mevcut olan sabit noktalardan, aynı döneme ve öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan bir dizi teknik çalışmalardan sonra tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı tespit edilerek ada raporu düzenlenmekte ve bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle, mahkemelerce, amaca uygun bir inceleme ve araştırma yapılması zorunludur.
Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve uygulama kadastrosunun yapıldığı tarihe yakın tarihli ortofoto, tesis kadastrosu haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin olarak ilk tesis ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgeler getirtilmelidir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalı; keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan ilk tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmeli; fen bilirkişisinden, ilk tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve “ada raporu” ile “uygulama tutanağı ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor alınmalıdır. Bu raporun eki olacak haritalarda, birincisi hava fotoğrafı üzerinde, ikincisi ise ortofoto (bulunmadığı takdirde uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftası çakıştırılmış bulunmalı, ayrıca her biri yönünden çakıştırmalardan bir tanesinin ada bazında, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve yakın komşularını gösterir şekilde olmalıdır. tesis kadastrosu sırasındaki sınırlara itibar edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemiştir. Hükme esas alınan raporda tesis kadastrosu ile yenileme kadastrosu arasındaki sınır farklılığının hangi nedenden kaynaklandığı açıklanmamış, duvar sınırının niteliği üzerinde durulmamıştır.
Somut olayda mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmamış, ilk tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafı, uydu fotoğrafı ve ortofoto (uygulama kadastrosunun yapıldığı tarihe yakın tarihli) getirtilip uygulanmamış, uygulama kadastrosu sırasında değişen sınırın hangi hatadan kaynaklandığı denetime elverişli şekilde araştırılmamış, tesis kadastrosu paftasında fazla kırık içermeyen çekişmeli sınırların uygulama kadastrosunda neden daha fazla kırık içerdiği üzerinde durulmamış, ölçü krokisi getirtilerek tesis kadastrosu paftası çizilirken tersimat hatası yapılıp yapılmadığı denetlenmemiş, soyut içerikli ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur. Yetersiz inceleme ve araştırmaya dayanılarak karar verilemez. Hal böyle olunca mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle denetime veri teşkil edecek bilgi ve belgeler getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yeniden ve yukarıda açıklanan ilkelere uygun şekilde keşif yapılarak uzman bilirkişiden, haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmeli özellikle pafta haritasının dosyaya getirtilecek Orijinal ölçü krokisine uygun olarak tersimat edilip edilmediği belirlenmeli, pafta haritasının Orijinal ölçü krokisine uygun çizildiğinin anlaşılması halinde yeniden yapılacak keşifte ilk kadastro sırasında da duvar sınırının mevcut olduğu gözetilerek zemindeki duvarın aynı duvar olup olmadığı araştırılarak tespit edilmeli, aynı olduğunun anlaşılması halinde sınırlandırma hatası yapıldığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği göz ardı edilmemeli, açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken, uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı gözönünde bulundurulmalıdır. Denetime elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Kabule göre de; uygulama kadastrosundan kaynaklanan davada mahkemece, çekişmeli taşınmazın geometrisi ve yüzölçümü ile sınırlı hüküm tesis etmek gerekirken, yazılı olduğu şekilde tapu kaydının mülkiyet hanesine ilişkin hüküm kurulması da doğru olmamıştır. Hasan Şengün mirasçılarından davalılar Y.. Ş.. ve Ö.. Ş..’ün temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.